Çankırı Tuzu Tehlikede: İran Menşeli Tuzlar Piyasayı İstila Ediyor!

Prof. Dr. Hüdayi Ercoşkun, “Çankırı’nın tuzu, yalnızca geçmişin değil, sağlıklı geleceğin de anahtarı olabilir. Şimdi bu mirasa sahip çıkma zamanı.”

Çankırı Tuzu Tehlikede: İran Menşeli Tuzlar Piyasayı İstila Ediyor!
07 Mayıs 2025 - 00:09 - Güncelleme: 07 Mayıs 2025 - 00:21
Çankırı Tuzu Tehlikede: İran Menşeli Tuzlar Piyasayı İstila Ediyor!

Prof. Dr. Hüdayi Ercoşkun Uyarıyor: "Çankırı tuzu sahte ürünlerle kirletiliyor, harekete geçilmezse değerimizi kaybederiz."

Artvin Çoruh Üniversitesi öğretim üyesi ve yer bilimci Prof. Dr. Hüdayi Ercoşkun, Çankırı tuzunun dünyadaki en saf kaya tuzlarından biri olduğunu, ancak giderek artan bir tehditle karşı karşıya olduğunu açıkladı. Ercoşkun, Türkiye'nin dört bir yanından gelen talepleri karşılamada yetersiz kalan yerel üretimin, İran’dan getirilen düşük kaliteli, sağlık riski taşıyan tuzlarla ikame edildiğini belirtti. Bu durum hem halk sağlığı açısından büyük bir tehdit oluşturuyor hem de Çankırı tuzunun itibarını yerle bir ediyor.

Dünyanın En Saf Tuz Kaynağı: Çankırı

Prof. Dr. Ercoşkun’un yaptığı araştırmalar, 35 milyon yıl önce oluşmuş Çankırı ve Delice tuz yataklarının yerin 150 metre altındaki izole konumları sayesinde insan etkilerinden, endüstriyel kirleticilerden ve mikroplastiklerden tamamen arınmış olduğunu ortaya koydu. Laboratuvar analizlerinde kurşun, arsenik, cıva gibi hiçbir ağır metalin izine rastlanmadı. Bu eşsiz saflık, Çankırı tuzunu yalnızca Türkiye’de değil, dünya çapında nadir bulunan “terapötik tuz” statüsüne taşıyor.


“Bu tuz, yalnızca yemeklerde değil; solunum terapilerinde, cilt tedavilerinde, spada ve sağlık turizminde kullanılabilecek düzeyde bir doğa mucizesidir.”

İthal Tuz Tuzağı: Gıda Güvenliği Risk Altında
Yerel üretimin yetersiz kalması, fırsatçıları harekete geçirdi. Artan talep nedeniyle Çankırı’ya diğer şehirlerden, hatta İran’dan tonlarca tuz taşındı. Bu ürünlerin büyük kısmı sanayi, hayvancılık ve yol tuzu olmasına rağmen, bazıları “Çankırı tuzu” etiketiyle pazara sunularak halk sağlığı tehlikeye atılıyor.

Ercoşkun’un dikkat çektiği en önemli hususlardan biri, İran tuzlarının ciddi sağlık riski taşıması. İran’da 1989 yılından bu yana doğal tuzların gıda amaçlı tüketimi yasak. Bunun nedeni ise kaya ve göl tuzlarında sıkça rastlanan ağır metaller (kurşun, arsenik, cıva) ile göl tuzlarında bulunan organik kirleticiler (sülfit, nitrit).

“İran’da yasak olan tuz, bizim soframıza ‘Çankırı tuzu’ etiketiyle gelebiliyor. Bu, hem gıda güvenliğine darbe hem de coğrafi değerimize ihanettir.”

Fiyat Artıyor, Sahtecilik Yaygınlaşıyor

Çankırı tuzunun kilogram fiyatı, saflık ve sınırlı üretim nedeniyle 30-40 TL’ye kadar çıkabiliyor. Ancak yüksek fiyatlar, piyasada etiketsiz, kontrolsüz ve düşük kaliteli tuzların Çankırı tuzu adıyla satılmasına neden oluyor. Yerel satıcılar ürün bulmakta zorlanırken, sahteciliğe karşı herhangi bir denetim mekanizmasının bulunmaması durumu daha da vahim hale getiriyor.

Bölgesel Çözüm Önerisi: Kooperatif Ve Coğrafi İşaret Şart

Prof. Dr. Hüdayi Ercoşkun, bu değerli kaynağın korunması için derhal bir üretici kooperatifi kurulması gerektiğini belirtiyor. “Çankırı Tuz Üreticileri Kooperatifi” çatısı altında yerli üretici birleşmeli; kapasite artırılmalı, yeni maden sahaları açılmalı ve haksız rekabet önlenmelidir.

Ayrıca, Çankırı tuzuna resmî coğrafi işaret tescillidir, yalnızca bölgeden çıkan tuzların bu adla satılabilmesi sağlanmalıdır. Böylece hem iç pazarda güvenilirlik sağlanacak hem de ihracat kapısı aralanacaktır.

4 Maddelik Acil Eylem Planı

1.Kooperatifleşme: Üretici birlikleri kurularak sahteciliğe karşı birlikte hareket edilmeli.

2.Yeni Maden Sahaları: Yüksek saflıktaki yeni damarlar işletmeye açılarak arz artırılmalı.

3.Coğrafi İşaret Tescili: Marka güvenliği için ulusal ve uluslararası düzeyde tescil alınmıştır.

4.Denetim ve Etiketleme: Laboratuvar analizleri ve ürün etiketleme zorunlu hale getirilmeli.

Sağlık Turizminde Altın Fırsat

Ercoşkun, Çankırı tuzunun yalnızca sofralık bir ürün olmadığını, aynı zamanda sağlık turizmi açısından da eşsiz bir değer taşıdığını vurguluyor. Tuz odaları, haloterapi merkezleri ve spa uygulamalarıyla Çankırı, Türkiye'nin “Tuz Termali” olabilir. Bunun için yerel yönetimlerin, üniversitelerin ve Sağlık Bakanlığı’nın birlikte hareket etmesi gerekiyor.

Son Çağrı: Bu Değere Sahip Çıkalım

“Çankırı tuzu, sadece bir tuz değil; doğanın 35 milyon yıllık armağanıdır. Eğer üretimini artırmaz, sahtelerini önlemez ve markalaşmazsak, bu değer elimizden uçar.”

Prof. Dr. Hüdayi Ercoşkun, “Çankırı’nın tuzu, yalnızca geçmişin değil, sağlıklı geleceğin de anahtarı olabilir. Şimdi bu mirasa sahip çıkma zamanı.”

 
Bu haber 2189 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum