Mevcut İçeriğiyle Öğretmenlik Mesleği Kanunu'na İtiraz Ediyoruz!

(Eğitim-İş) Çankırı Şubesi Karatekin Parkında basın açıklaması yaparak, mevcut içeriğiyle tekrardan TBMM’ye sunulan öğretmenlik mesleği kanununa tepki gösterdi.

Mevcut İçeriğiyle Öğretmenlik Mesleği Kanunu'na İtiraz Ediyoruz!
02 Ekim 2024 - 20:49 - Güncelleme: 02 Ekim 2024 - 20:54
Eğitim ve Bilim İşgörenleri Sendikası (Eğitim-İş) Çankırı Şubesi Karatekin Parkında basın açıklaması yaparak, mevcut içeriğiyle tekrardan TBMM’ye sunulan öğretmenlik mesleği kanununa tepki gösterdi.

Mevcut İçeriğiyle Öğretmenlik Mesleği Kanunu’na İtiraz Ediyoruz!

Ortak Basın Açıklaması


Eğitim-İş Çankırı Şube Başkanı Murat Şamasas basın açıklamasında şu ifadeleri kullandı:

Şamasas, “Millî Eğitim Bakanlığı’nın (MEB), eğitimin bileşenlerinin görüşlerini almadan masa başında hazırladığı Öğretmenlik Mesleği Kanunu (ÖMK) geçtiğimiz yasama dönemi sonunda TBMM Genel Kurulu’nda görüşülmeye başlanmış ve kanunun ilk 22 maddesi bütün eleştiri ve itirazlara rağmen kabul edilmiştir.

Eğitimin ana bileşenlerinden birisi olan eğitim ve bilim emekçilerini yok sayan, taleplerine ısrarla kulak tıkayan MEB, sürecin başından bu yana bildiğini okumaya devam etmeyi sürdürmektedir. Eğitim sendikalarının, halen görevde olan ve atama bekleyen bir milyonu aşkın öğretmenin taleplerini yok sayan ÖMK’ye yönelik eleştiri ve önerilerimizin ısrarla görmezden gelinmesi bizler açısından kabul edilemez bir durumdur.

Öğretmenlik mesleğini itibarsızlaştıran ve emeğimizi değersizleştiren, ekonomik, sosyal ve mesleki sorunlarımıza çözüm üretmeyen, eşit işe eşit ücret ilkesini ortadan kaldıran, özlük haklarımızı zayıflatan, çalışanlar arasında ayrımcılığı ve eşitsizliği derinleştiren bir içeriğe sahip olan ÖMK’nin TBMM gündemine yeniden geleceği açıklanmıştır.

Bugün burada Öğretmenlik Mesleği Kanunu teklifi ile ilgili itirazlarımızı sizlerle paylaşmak için toplandık. Bu teklif, öğretmenlerin mesleki haklarını güvence altına almak bir yana, bizi daha da zor şartlar altına sürükleyecek hükümler içermektedir. Kanuna dair temel itirazlarımız şu şekildedir;

Meslek Kanunu Tanımı Yanıltıcıdır: Bu kanun teklifi, öğretmenlik mesleğini tanımlamıyor; bir meslek kanunu niteliği taşımıyor. Öğretmenliğin temel özellikleri, görev ve sorumluluklar, mesleki haklar, sosyal haklar, örgütlenme özgürlükleri gibi konular hiçbir şekilde kapsamda yer almıyor.

Anayasa Mahkemesi Kararları Göz Ardı Edilmiştir: Daha önce Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen hükümler yeniden düzenlenmeden teklifte yer alıyor. Özellikle aday öğretmenlik süreci, bu sefer hazırlık eğitimi adı altında güvencesiz bir hale getirilmiştir.

Unvan Ayrımı Kabul Edilemez: Uzman öğretmen ve başöğretmen unvanları, görevde herhangi bir yetki farklılaştırması olmadan korunmuştur. Meslek kıdemi esas alınarak yapılan ücret düzenlemesi, tüm öğretmenlere unvan şartı aranmaksızın verilmelidir.

Eğitim Fakülteleri Suçlanıyor: Kanun teklifine göre Millî Eğitim Bakanlığı başarılı, eğitim fakülteleri ise başarısız olarak gösterilmektedir. Bu gerçek dışı bir iddiadır ve öğretmen yetiştiren kurumların itibarını zedelemektedir.

Öğretmenlik Mesleğini Güçlendirmiyor, Aksine Zayıflatıyor: Kanun teklifi, öğretmenleri otoriteye uygun şekilde seçmeyi amaçlamaktadır. Bu anlayış, öğretmenleri güçlendirmeyi değil, tam tersine zayıflatmayı hedeflemektedir.

Mesleki Güvence Yok, Güvencesiz İstihdam Var: Sözleşmeli, ücretli öğretmenlik gibi güvencesiz istihdam biçimleri bu kanun teklifiyle daha da yaygınlaştırılmakta, hazırlık eğitimi adı altında yeni bir güvencesizlik basamağı eklenmektedir.

Öğretmen Yetiştirme Sistemi Sapmıştır: Kanun teklifi, öğretmen yetiştirme sürecinde ciddi bir sapma içeriyor. Öğretmenlik lisans eğitimi üzerine kısa süreli bir eğitimle mesleği kazanma öngörülüyor, bu da öğretmenliğin niteliğini düşürecektir.

Öğretmenlerin Hakları Görmezden Gelinmiştir: Bu kanun teklifinde öğretmenin hakları yoktur. Görev ve sorumluluklar detaylandırılırken, öğretmenin sosyal hakları, kürsü dokunulmazlığı, dinlenme ve tatil hakları gibi konular yok sayılmıştır.

Milli Eğitim Akademisi’ni Kabul Etmiyoruz: Öğretmenlik, öğretmen yetiştiren kurumlarda edinilen beceri ve bilgiye dayalı bir uzmanlık mesleğidir. Öğretmenlik mesleğini, sadece MEB’in belirleyeceği hazırlık eğitimine dayandıran bu anlayışı reddediyoruz.

Bu gerekçelerle bizler eğitim alanında örgütlü sendikalar olarak, yeniden TBMM gündemine getirilecek olan kanun teklifine itiraz ediyoruz.

Unvanlarda ayrıştırmayı kabul etmiyoruz! Kıdem yılına göre tüm öğretmenlere ödemeler yapılmalı, bu ödemeler emekliliğe yansıtılmalıdır.

Milli Eğitim Akademisi’ni kabul etmiyoruz! Öğretmenlik diploması esastır, başka bir yapıya ihtiyaç yoktur.

ÇEDES gibi protokollerle öğretmenlik mesleği dışında bizlere dayatılan görevleri kabul etmiyoruz! Öğretmenler kanunda belirtilen asli görevlerini yapmalı, kanunlarda açıkça yazdığı gibi okullarda öğretmenler dışında hiç kimse eğitim öğretim hizmeti vermemelidir.

Disiplin hükümleriyle baskılanmak istemiyoruz! Haklarımızı kısıtlayan ve bizleri keyfi ceza uygulamalarıyla baş başa bırakacak olan her türlü düzenlemeye karşıyız.

Özel sektör öğretmenlerinin ücretleri güvence altına alınmalıdır! Taban maaş yasasıyla, kamu-özel farkı ortadan kaldırılmalıdır.

Güvencesiz istihdamı reddediyoruz! Ücretli, sözleşmeli değil, kadrolu ve güvenceli istihdam sağlanmalıdır.

Meslek Kanunu’nda haklarımız ve taleplerimiz olmalıdır! Bu teklif, sadece görev ve sorumluluklardan bahsederken, öğretmenin haklarını ve taleplerini görmezden geliyor.

ÖMK kanun taslağı gerek hazırlanış biçimi gerekse sınırlı içeriği açısından meslek kanunu olmaktan çok uzaktır. Öğretmenlik mesleği gibi 17 milyonu aşkın öğrencinin eğitim hakkını ve bir milyonun üzerindeki öğretmenin mesleğini, çalışma koşullarını, ekonomik ve özlük haklarını böylesine sığ ve dar bir çerçevede düzenlemekte ısrar etmek doğru değildir.

MEB gerçek bir meslek kanunu hazırlamak istiyorsa ILO ve UNESCO ortak belgesi olan; ‘Öğretmenlerin Statüsü Tavsiyesi’ metni esas alınmalıdır. Sadece öğretmenlerin değil tüm eğitim emekçilerinin ekonomik, demokratik, özlük haklarını iyileştirmek amaçlanmalı, mevcut hakları koruyan, eşit işe eşit ücret ilkesine dayanan, adil ve kapsayıcı bir meslek kanunu hazırlanmalıdır. Siyasi iktidar ve Millî Eğitim Bakanlığı sesimizi duymalı, taleplerimize kulak vermelidir.” Dedi.

Murat Şamasas - Eğitim-İş, Emre Fidan - Eğitim-Sen, Alparslan Şen - Hürriyetçi Eğitim Sen, Furkan Kunduracı - Anadolu Eğitim Sendikası

Eğitim-İş Çankırı’da Yenilendi

Eğitim ve Bilim İşgörenleri Sendikası (Eğitim-İş) Çankırı Şubesi, 22 Eylül 2024 Pazar günü saat 16:00’da Tabakhane Mahallesi, Vali Ayhan Çevik Caddesi üzerindeki Güröz Apartmanı’na taşındı. Açılış törenine Eğitim-İş Genel Başkanı Kadem Özbay, Genel Sekreter Seher Ergin, sendikanın kurucularından önceki Genel Başkan ve Hukuk Sekreteri Orhan Yıldırım, Çankırı Şube Başkanı Murat Şamasas ve çok sayıda üye ile basın mensupları katıldı.

Açılışta bir konuşma yapan Çankırı Şube Başkanı Murat Şamasas, Eğitim-İş’in eğitim emekçilerinin örgütlü mücadelesinin tarihçesini anlattı. 17 Ekim 2005 tarihinde yeniden kurulan sendikanın, 2012 yılında Çankırı’da Geçit Apartmanı’ndaki ofisinde sendikal mücadeleye başladığını ve on yılı aşkın süredir bu görevi yürüttüğünü belirtti. "Eğitim-İş, eğitim emekçilerinin haklarını savunma kararlılığıyla hareket etmektedir" diyen Şamasas, "Fakir Baykurt’un ‘Öğretmenler, egemen sınıfların emir kulu değildir’ sözü bizim ilkemizdir" ifadesini kullandı.

Şamasas, Eğitim-İş’in, Mustafa Kemal Atatürk ve Cumhuriyet’in modernleşme çabalarını sahiplenerek, adalet, eşitlik ve özgürlük gibi evrensel değerlere bağlı kaldığını ifade etti. "Eğitim-İş, etnik köken, dinsel inanç ve siyasi görüş ayrımı yapmaksızın tüm eğitim çalışanlarını kucaklar" diyen Şamasas, laik, bilimsel ve kamusal eğitimi savunma konusundaki kararlılıklarını vurguladı. Ayrıca, sendikanın, hak arayışlarında destek olmak amacıyla üyesi olsun olmasın tüm eğitim çalışanlarına hukuki destek sağladığını da belirtti.

Eğitim-İş Genel Başkanı Kadem Özbay ise, Türkiye genelinde güçlü bir örgütlenme ile dikkat çekerken, "Eğitim-İş, emek mücadelesinin yanında Anayasa’nın değişmez hükümlerine bağlıdır. Bugün bazı kişiler, siyasi iktidardan destek alarak bu ilkelere saldırıyor" dedi. Özbay, "Cumhuriyet’e sahip çıkmak, tüm yurttaşların sorumluluğudur. Eğitim-İş, hak, hukuk ve adalet söz konusu olduğunda yanınızdadır" ifadesini kullandı.

Açılışta yapılan konuşmaların ardından kurdele kesilerek Eğitim-İş’in yeni adresi hizmete girdi. Eğitim-İş, Çankırı’da eğitim çalışanlarının haklarını koruma ve savunma konusundaki kararlılığını bir kez daha gözler önüne serdi. Yeni ofis, sendikanın daha geniş bir kitleye ulaşmasını sağlayarak, eğitim emekçilerinin hak arayışlarına destek vermeye devam edeceğini duyurdu.

Eğitim-İş, bu yeni başlangıçla birlikte, üyelerinin ve tüm eğitim çalışanlarının yanında olma hedefini bir kez daha pekiştirirken, eğitim sistemindeki adaletsizliklere karşı durma kararlılığını da artırdı. Sendika, Türkiye’nin dört bir yanında olduğu gibi Çankırı’da da eğitim emekçilerinin haklarını savunmaya devam edeceğini belirtti. Eğitim-İş, laik, bilimsel, parasız ve kamusal eğitimi savunma misyonuyla, Cumhuriyet değerlerine sahip çıkarak, eğitim alanındaki tüm sorunları çözme yönünde çalışmalara hız verecek.

Bu haber 2847 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum