Çankırılı Hemşehrimiz Avukat Ahmet Gökhan Mutlu, "Haberci18.com Yazı Ailesine katılarak Makale ve köşe yazılarıyla kamuoyunu aydınlatma yolunda bilgi ve becerilerini sizlerle bu sayfadan paylaşacak."
Ceza Davalarında Uzlaşma:
Uzlaşma,Ceza Muhakemesi Kanununda 253.madde de düzenlenmiştir. Ceza davalarında şüpheli ile mağdur veya suçtan zarar gören gerçek veya özel hukuk tüzel kişisinin uzlaştırılması girişiminde bulunulur.
C.Savcısı, yapılan soruşturmanın durumuna göre kanunun uzlaşma yapılabilmesi olanağı verdiği hallerde, faili bu kanunun öngördüğü usullere göre davet ederek suçtan dolayı sorumluluğunu kabul edip etmediğini sorar. Fail suçu ve fiilinden doğmuş olan maddi ve manevi zararın tümünü veya bunun büyük bir kısmını ödemeyi veya zararları gidermeyi kabullendiğinde durum mağdura veya varsa Vekiline veya Kanuni temsilcisine bildirilir. Uzlaştırıcı, başvurunun yapıldığı tarihten itibaren en geç 30 gün içinde uzlaşmayı sonuçlandırır. C.Savcısı, bir defaya mahsus olmak üzere bu süreyi 30 gün daha uzatabilir. Uzlaştırma süresince zamanaşımı durur.
Uzlaşma müzakereleri gizli olarak yürütülür. Uzlaştırma sırasında ileri sürülen bilgi, belge ve açıklamalar taraflarca izin verilmedikçe daha sonra açıklanamaz.
Uzlaştırmanın başarısız olması nedeniyle daha sonra dava açılması halinde uzlaştırma sırasında failin bazı olayları veya suçu ikrar etmiş olması davada aleyhine delil olarak kullanılamaz.
Burada önemli olan husus, zarar uzlaşmaya uygun olarak giderildiğinde ve uzlaştırma işlemi’nin giderleri fail tarafından ödendiğinde Kovuşturmaya yer olmadığına (Takipsizlik Kararı) karar verilir.
Soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı suçlar;
*Şikayete bağlı olup olmadığına bakılmaksızın Türk Ceza Kanununda yer alan;
*Kasten yaralama (TCK madde 86,88)
*Taksirle yaralama (TCK madde 89)
*Konut dokunulmazlığının ihlali (TCK madde 116)
*Çocuğun kaçırılması ve alıkonulması (TCK madde 234)
*Ticari sır, bankacılık sırrı veya müşteri sırrı niteliğindeki bilgi veya belgelerin açıklanması (TCK madde 239)
2016 Tarihinde kabul edilen 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair Kanun’da Uzlaştırma kapsamına aşağıda yer alan suçlarda kapsam dahiline alınmıştır.
2017 Tehdit (TCK 106.madde)
*Hırsızlık (TCK 141.madde)
*Dolandırıcılık (TCK 157.madde), mağdurun veya suçtan zarar görenin gerçek veya özel tüzel kişisi olması koşuluyla,suça sürüklenen çocuklar bakımından ayrıca,üst sınırı 3 yılı geçmeyen hapis veya adli para cezasını gerektiren suçlar uzlaştırma kapsamındadır.
Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk:
Arabuluculuk, 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu kapsamında kabul edilmiş, Mahkeme dışı, etkin bir çözüm yoludur. Taraflar arasındaki uyuşmazlığı bir “Arabulucunun” yardımıyla birlikte görüşerek ortak bir çözüme ulaşabilirler. Arabuluculuk yönteminde bu çözüm doğrultusunda oluşturulan anlaşma Mahkeme kararı yerine geçmektedir.
Uyuşmazlık sürecinde arabuluculuktan yararlansanız bile, çözüme ulaşamadığınızda her zaman yargı yoluna başvurmanız mümkündür.
Arabuluculuğun amacı, tarafların gereksinimleri doğrultusunda en uygun çözüm yolunu bulabilmektir.
Arabuluculuğun Yararları:
Mahkemeden daha kısa sürer ve ekonomiktir.
Arabuluculuk anlaşması Mahkeme kararına eş değerdir.
Arabulucunuzu taraflar kendileri seçebilir.
Uyuşmazlığın her aşamasında başvurulabilir.
Arabuluculuk sürecinde uyuşmazlıklarınızı rahat bir ortamda ve açıkça konuşulabilir.
Dava boyunca yapmak zorunda kalacağınız tüm masraflardan (posta gideri, bilirkişi, keşif vb.masraflar, yol giderleriniz gibi) ve yargılama nedeniyle diğer işlerinizden kısıtlayıp, adliyeye ayırmak zorunda kalacağınız zamandan tasarruf etmiş olursunuz. Mahkemeye göre daha kısa sürer. Sonuç, tarafların kontrolündedir.
Geleceğe bakılır, mevcut hukuki durumun değil, menfaatin korunması esastır.
Güvenirlik ve gizlilik önemlidir; taraflar mahkeme önünde konuşamayacaklarını burada rahatlıkla konuşabilirler.
Psikolojik ve sosyolojik riski azdır; daha az yeni sorun doğurur.
Tarafların anlaştıkları yöntem ve çözüm tarzı esastır, esnektir.
Anlaşmayla çözülür; iki tarafta kazanır, tarafların sosyal ve ekonomik ilişkileri devam eder.
Süreçte konuşulan her şey gizli tutulur.Bu durum ticari itibar ve bilgiler ile aile mahremiyeti açısından büyük önem taşır.
Taraflar kendi çözümlerini bulduklarından anlaşmazlıklar ortadan kalkarken ticari ilişkileri de sürdürülebilir.
Arabuluculuğa başvurmakla Tarafla Mahkemeye gitme hakkın kaybetmezler.
Arabulucu:
Bağımsız ve tarafsız hareket eden ve bu alanda eğitim almış bir Hukukçu’dur.
Arabulucu bir uyuşmazlıkta, dostane bir çözüme ulaşmak amacıyla taraflara yardımcı olmak ve bu süreci etkinleştirmek üzere çalışır.
Taraflara bir çözüm dayatmaz. Taraflar kendi çözüm seçeneklerini kendileri oluştururlar.
Arabuluculuk süreci iki biçimde işler.Taraflar aralarındaki uyuşmazlığı Mahkemeye gitmeden bir Arabulucu eşliğinde çözmeye karar verebilirler. Veya tarafların uyuşmazlığa ilişkin bir davası sürerken Mahkeme de taraflara arabuluculuk yöntemini önerebilir. Taraflar İş hukuku, Ticari, Tüketici, Kira, Aile, Fikri ve Sınai uyuşmazlıklara ilişkin pek çok hukuki meseleyi Arabuluculuk yöntemiyle çözebilirler. Taraflar arabulucuya başvurmak, süreci devam ettirmek, sonuçlandırmak ve bu süreçten vazgeçmek konusunda tamamen serbesttir. Kendi isteğiniz ile başlattığınız bu süreci yine kendi isteğinizle sona erdirip mahkemeye başvurabilirsiniz.
Kira Uyuşmazlıklarında Arabulucuya Gitmek Zorunlu Oldu:
6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununda yapılan değişiklikle birlikte kiracı, kiralayan (ev/iş yeri sahibi) arasında doğan tüm uyuşmazlıklar için dava açılmadan önce Arabulucuya gitmek zorunlu hale geldi.
İster konut (ev) ister işyeri kirası olsun taraflardan herhangi biri kira ilişkisinden kaynaklanan hukuki durum sonrasında dava açmadan önce Arabulucuya giderek uyuşmazlığın çözülmesini talep edecek. Bu durumda Arabulucu tarafından düzenlenecek tutanak ile anlaşmanın sağlanamaması halinde ancak dava yoluna gidilebilecek. Arabuluculukta uyuşmazlık 3 haftada çözülecek.
Arabuluculuk sürecinin tamamlanması için 3 haftalık süre vardır. Bu süre içerisinde görüşmelerin yapılması ve sonuca varılması gerekir. Zorunlu durumların ortaya çıkması durumunda ise toplam sürenin 4 haftaya çıkmaktadır.
Taraflardan herhangi biri, uyuşmazlığın giderilmesini istiyor ise Arabuluculuk Bürosuna başvuru yapıp, başvurusu üzerine Arabulucu belirlenir. Görevi kabul eden Arabulucu her türlü taraflara ulaşıp, konu ile ilk oturum günü belirlenir.
Arabulucu dosya ile ilgili her türlü iletişim vasıtasını kullanabilecek, taraflara ait iletişim bilgileri, görevlendirilen Arabulucuya Büro tarafından verilecek.
Arabulucu bu iletişim bilgilerini esas alır, ihtiyaç duyduğunda kendiliğinden araştırma da yapabilir. Elindeki bilgiler itibarıyla her türlü iletişim vasıtasını kullanarak görevlendirme konusunda tarafları bilgilendirir ve ilk toplantıya davet eder. Arabuluculuk faaliyeti sonunda varılan anlaşmanın kapsamı taraflarca belirlenir; anlaşma belgesi düzenlenmesi hâlinde bu belge taraflar ve Arabulucu tarafından imzalanır. Taraflar arabuluculuk faaliyeti sonunda bir anlaşmaya varırlarsa, bu Anlaşma belgesinin icra edilebilirliğine ilişkin şerh verilmesini talep edebilirler. Dava açılmadan önce Arabuluculuğa başvurulmuşsa, anlaşmanın icra edilebilirliğine ilişkin şerh verilmesi, Arabulucunun görev yaptığı yer Sulh Hukuk Mahkemesinden talep edilebilir. Alınan şerh ile evrak Mahkeme ilamı statüsündedir. Davanın görülmesi sırasında Arabuluculuğa başvurulması durumunda ise anlaşmanın icra edilebilirliğine ilişkin şerh verilmesi, davanın görüldüğü mahkemeden talep edilebilir. Bu şerhi içeren anlaşma, ilam niteliğinde belge sayılacaktır. Arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılması hâlinde, üzerinde anlaşılan hususlar hakkında taraflarca dava açılamaz.
Arabuluculuğun Sona Ermesi:
Uyuşmazlık kapsamında Arabulucuya gelen bir konuda belirtilen hallerde arabuluculuk faaliyeti sona erecek; Tarafların anlaşmaya varması, taraflara danışıldıktan sonra Arabuluculuk için daha fazla çaba sarf edilmesinin gereksiz olduğunun Arabulucu tarafından tespit edilmesi ve Taraflardan birinin karşı tarafa veya Arabulucuya, arabuluculuk faaliyetinden çekildiğini bildirmesi ile tarafların anlaşarak Arabuluculuk faaliyetini sona erdirmesi hallerinde süreç tamamlanmaktadır. Ayrıca sadece kira ilişkisinden kaynaklanan uyuşmazlıklar değil geçtiğimiz ayda yayınlanan 7. Yargı Paketi düzenlemesiyle birlikte taşınır ve taşınmazların paylaştırılmasına ve ortaklığın giderilmesine ilişkin uyuşmazlıklar, 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunundan kaynaklanan uyuşmazlıklar ve komşu hukukundan, hakkından kaynaklanan uyuşmazlıklar içinde dava şartı getirilmiş bu konular ile ilgili de, Arabulucuya başvurmadan dava açılamayacak. Açıldığı takdirde usul ve esastan red kararı verilecek Mahkemece.
Ceza Davalarında Seri Muhakeme Usulü:
Seri muhakeme usulü, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 250. maddesinde düzenlenmiştir.
Anılan maddenin birinci fıkrasında seri muhakeme usulü kapsamındaki suçlar tahdidi (sınırlı) olarak belirtilmiştir. Buna göre usul; liste halinde yer verilen suçlarda, soruşturma evresi sonunda Cumhuriyet savcısı tarafından kamu davası açılması için yeterli şüpheye ulaşıldığında ve bu suçlarla ilgili olarak kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilmediği takdirde uygulanmaktadır.
Belli suçlarda muhakeme sürecini kısaltmayı ve bu suçlara hızlı ve etkili bir şekilde karşılık verilmesini hedefleyen seri muhakeme usulüne ilişkin hükümler, 01/01/2020 tarihi itibarıyla yürürlüğe girmiştir. 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 250. maddesinin birinci fıkrasında seri muhakeme usulünün uygulanacağı suçlar sınırlı olarak sayılmıştır. Madde kapsamına göre;
Türk Ceza Kanununda yer alan;
-Hakkı olmayan yere tecavüz (TCK m.154, ikinci ve üçüncü fıkra),
-Genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması (TCK m.170),
-Trafik güvenliğini tehlikeye sokma (TCK m.179, ikinci ve üçüncü fıkra),
-Gürültüye neden olma (TCK m.183),
-Parada sahtecilik (TCK m.197, ikinci ve üçüncü fıkra),
-Mühür bozma (TCK m.203),
-Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan (TCK m.206),
-Kumar oynanması için yer ve imkan sağlama (TCK m.228, birinci fıkra),
-Başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması (TCK m.268) suçları ile;
6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında
Kanun'un 13. maddesinin birinci, üçüncü ve beşinci fıkraları, 15 inci maddesinin birinci,ikinci ve üçüncü fıkralarında belirtilen suçlar,
6831 sayılı Orman Kanununun; 93 üncü maddesinin birinci fıkrasında belirtilen suç,
1072 sayılı Rulet, Tilt, Langırt ve Benzeri Oyun Alet ve Makinaları Hakkında Kanun'un; 2 nci maddesinde belirtilen suç,
1163 sayılı Kooperatifler Kanununun; ek 2 nci maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinde belirtilen suç, seri muhakeme usulü kapsamındadır.
Seri muhakeme usulünün uygulanması için, şüpheli hakkında 5271 sayılı Kanunun 250 nci maddesinin birinci fıkrasında açıkça sayılan suçlardan birine yönelik bir soruşturma yürütülmesi ve kamu davası açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilmiş bulunması gerekir.
Seri muhakeme usulü uygulanmadan, Cumhuriyet savcısı tarafından öncelikle kamu davasının açılmasının ertelenmesi kurumunun uygulanıp uygulanmayacağı değerlendirilir. Kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilmediği takdirde seri muhakeme usulü uygulanır.
Hâkimler ve Savcılar Kurulu'nun 02/01/2020 tarihli ve 1 sayılı Kararı ile seri muhakeme usulüne bakmak üzere ihtisas mahkemeleri belirlenmiştir.
İş yoğunluğu fazla olan Cumhuriyet başsavcılıklarında ise müstakil seri muhakeme büroları kurulmuş, bu bürolarda yeterli sayıda Cumhuriyet savcısı görevlendirilmiştir.
Seri muhakeme usulü;
-Suçun iştirak hâlinde işlenmesi durumunda şüphelilerden birinin bu usulün uygulanmasını kabul etmemesi,
-Bu kapsama giren bir suçun, kapsama girmeyen başka bir suçla birlikte işlenmiş olması,
-Yaş küçüklüğü ve akıl hastalığı ile sağır ve dilsizlik,
-Resmî mercilere beyan edilmiş olup da soruşturma dosyasında yer alan adreste bulunmama veya yurt dışında olma ya da başka bir nedenle şüpheliye ulaşılamaması,hâllerinde uygulanmaz.
Seri muhakeme usulünün uygulanmasına başlanması halinde Cumhuriyet savcısı, seri muhakeme usulü hakkında bilgilendirmede bulunulması ve usulün uygulanmasının teklif edilmesi için Cumhuriyet başsavcılığı tarafından yapılan davete icabet eden şüpheliyi, usul ve hukuki sonuçları hakkında ayrıntılı bir şekilde bilgilendirmekte, hazır olan şüpheliye seri muhakeme usulünün uygulanmasını teklif ederek, belirlediği yaptırımları açıklamaktadır.
Cumhuriyet savcısı tarafından, seri muhakeme usulünün uygulanması teklif edilmeden önce şüpheli, Ceza Muhakemesinde Seri Muhakeme Yönetmeliğinin 10. maddesinin birinci fıkrasına göre eksiksiz bir şekilde bilgilendirilir. Bilgilendirme;
*İsnat edilen eylem,eylemin oluşturduğu suç ile bu suçun seri muhakeme usulü kapsamına girdiği,
*Kamu davasının açılması için yeterli şüphenin bulunduğu,
*Özgür iradesiyle ve müdafi huzurunda kabul ettiği takdirde bu usulün uygulanacağı ve belirlenecek temel cezanın yarı oranında indirileceği,
*Cumhuriyet savcısı tarafından teklif edilen yaptırım hakkında talep doğrultusunda mahkemenin hüküm kuracağı, bu hükme karşı itiraz kanun yoluna başvurabileceği,
*Teklifin kabulünün ancak müdafi huzurunda gerçekleştirilebileceği, seçtiği bir müdafi yoksa istemi aranmaksızın kendisine bir müdafi görevlendirileceği,
*Mahkeme tarafından hüküm kuruluncaya kadar her aşamada seri muhakeme usulünden vazgeçebileceği,
*Mahkemece verilen hükmün adli siciline kaydedileceği,
*Bu usulün uygulanmasını kabul etmediği takdirde genel hükümlere göre hakkında iddianame düzenlenerek kamu davası açılacağı,
*Genel hükümlerin uygulanmasına geçilmesi halinde, seri muhakeme usulünü kabul ettiğine ilişkin beyanları ile bu usulün uygulanmasına dair diğer belgelerin, soruşturma ve kovuşturma işlemlerinde delil olarak kullanılamayacağı, hususlarını kapsar.
Seri muhakeme usulünde uygulanacak yaptırım, Cumhuriyet savcısı tarafından belirlenmektedir. Cumhuriyet savcısı, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 61. maddesinin birinci fıkrasında belirtilen hususları göz önünde bulundurarak, suçun kanuni tanımında öngörülen cezanın alt ve üst sınırı arasında tespit edeceği temel cezadan ve koşulları bulunduğu takdirde zincirleme suça ilişkin hükümler uygulandıktan sonra belirlenen cezadan yarı oranında indirim uygulamak suretiyle yaptırımı belirler. (CMK m.250/4) Bu suretle belirlenen hapis cezası Cumhuriyet savcısı tarafından, koşulları bulunması hâlinde Türk Ceza Kanununun 50. maddesine göre seçenek yaptırımlara çevrilebilir veya 51. maddesine göre ertelenebilir.
(CMK m.250/5) Belirlenen yaptırımlar hakkında, Cumhuriyet savcısı tarafından, koşulları bulunması halinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının düzenlendiği 5271 sayılı Kanunun 231.maddesi kıyasen uygulanabilir (CMK m.250/6). Yaptırımın uygulanması, güvenlik tedbirlerine ilişkin hükümlerin uygulanmasına engel teşkil etmez (CMK m.250/7).
Seri muhakeme usulünün uygulanmasına ilişkin teklifin kabulü esnasında şüphelinin müdafii de hazır bulunur. Şüpheliden kendisine bir müdafi seçmesi istenir. Müdafii bulunmayan şüpheli için istemi aranmaksızın müdafi görevlendirilir(Yön. m.11).
Seri muhakeme usulü, ancak şüphelinin müdafisi huzurunda usulün uygulanmasını ve belirlenen yaptırıma ilişkin teklifi kabul etmesi halinde tatbik edilebilmektedir.
Şüphelinin teklifi kabul etmesi halinde buna ilişkin seri muhakeme usulü kabul tutanağı düzenlenir. Tutanakta; şüpheliye isnat edilen eylem, şüphelinin kabul beyanı, belirlenen sonuç ceza ve/veya güvenlik tedbirleri ile uygulandığı takdirde hükmün açıklanmasının geri bırakılması, seçenek yaptırım veya hapis cezasının ertelenmesine ilişkin hususlar yer alır. Kabul tutanağı Cumhuriyet savcısı ve şüpheli ile müdafi tarafından imzalanır(Yön. m.10/8).
Şüphelinin teklifi müdafi huzurunda kabul etmesi halinde şüpheli, aynı gün mahkemeye yönlendirilir (Yön. m.10/9).Cumhuriyet savcısı tarafından, şüpheli hakkında seri muhakeme usulünün uygulanması yazılı olarak görevli mahkemeden talep edilir (CMK m.250/8).
Talepname seri muhakeme usulünde Cumhuriyet savcısı tarafından mahkemeye sunulan talep yazısını ifade eder (Yön. m.4/1-ç).
Mahkeme,talepnamenin verildiği gün incelemesini derhal yapar, şüpheliyi müdafi huzurunda seri muhakeme usulü ile ilgili olarak dinler ve usulü sonuçlandırır (Yön. m.13/12).50.maddenin sekizinci fıkrasına aykırı olarak düzenlendiği, belirlenen yaptırımda maddi hata yapıldığı, yaptırım hakkında 231 inci veya Türk Ceza Kanununun 50 nci ve 51 inci maddelerinin uygulanmasında objektif koşulların gerçekleşmediği ya da teklif edilen cezanın mahiyetine uygun bir güvenlik tedbiri belirtilmediği anlaşılan talep yazısı, eksikliklerin tamamlanması amacıyla mahkemece Cumhuriyet başsavcılığına iade edilir. Cumhuriyet savcısı tarafından eksiklikler tamamlandıktan ve hatalı noktalar düzeltildikten sonra talep yazısı yeniden düzenlenerek mahkemeye gönderilir (CMK m. 250/8).
Mahkeme, şüpheliyi müdafii huzurunda dinledikten sonra suçun seri muhakeme usulü kapsamında kaldığı, şüphelinin usulün uygulanmasını özgür iradesiyle müdafii huzurunda kabul ettiği ve dosyadaki mevcut delillere göre mahkumiyet kararı verilmesi gerektiği kanaatine varır ise talepnamede belirtilen yaptırımdan daha ağır olmamak üzere 5271 sayılı kanunun 250. maddesinin dört ila yedinci fıkra hükümleri doğrultusunda hüküm kurmakta, aksi durumda talebi reddederek soruşturmanın genel hükümlere göre sonuçlandırılması amacıyla dosyayı Cumhuriyet başsavcılığına göndermektedir. Mazeretsiz olarak mahkemeye gelmeyen şüpheli, bu usulden vazgeçmiş sayılır. Hüküm; varsa mağdur, suçtan zarar gören veya genel hükümlere göre katılma hakkını hâiz olan kişilere tebliğ edilir (Yön. m.14/2).Mahkemece kurulan hükme, genel hükümler çerçevesinde itiraz edilebilir (CMK m. 250/14).
Seri muhakeme usulünün herhangi bir sebeple tamamlanamaması veya soruşturmanın genel hükümlere göre sonuçlandırılması amacıyla Cumhuriyet başsavcılığına gönderilmesi hâllerinde, şüphelinin seri muhakeme usulünü kabul ettiğine ilişkin beyanları ile bu usulün uygulanmasına dair diğer belgeler, takip eden soruşturma ve kovuşturma işlemlerinde delil olarak kullanılamaz (CMK m. 250/10).
Avukat Ahmet Mutlu
FACEBOOK YORUMLAR