- Süt Tozu Çocuklarıyız –
Yaşımız kemalini alınca hep gençlik ve çocukluk yıllarımda ülkemin o günkü durumu ile bu günkü durumunu kıyaslarım. Hani benim gibi eskiler, “Ahh! ah, nerede o günler” derler. Aslında bizim yaşlı zaman eskileri, o günlere geri dönmeyi de asla kabul etmezler ama hepsinde lafın gelişi olarak “nerede o eski günler” derler..
1946 doğumluyum çok şükür, 1952-53 öğretim yılında İlk okula ilk başladığım günümü de hatırlarım, İlkokul da öğrencilik yıllarımda unutamadığım olaylardan biriside Amerikan yardımı olarak okullarda bütün öğrencilere içirilen “Süt Tozuydu”.
Tarihçilerin anlattıkları, veya kitaplarında yazdıkları göre “Marshall Yardımını” şöyle özetlerler; “Hitler Almanya’sının Avrupa devletlerini tozu dumana kattığı 1939 dan 1945 e kadar süren İkinci Dünya savaş yılları, İşte bu savaşı sonrasında Avrupa ekonomik açıdan büyük bir çöküntüye uğramış. Üretim durmak üzere, bazı ülkelerde o kadar ki işsizlik ve açlık dahi baş göstermişti.
Diğer bir konu ise savaştan en kazançlı çıkan Sovyetler birliği olmuştu, İste bu Sovyetler Birliği, Avrupa’nın bu ekonomik durumunu fırsat bilerek kendi rejimini yaymak için özellikle Doğu Avrupa ülkelerin üzerinde kendine yakın devlet adamlarıyla iş birliğine giderek fırsat kollamaya başlamıştı. Sovyetler Birliğinin bu durumunu sezinleyen ve ona engel olmak isteyen Amerika Birleşik Devletleri çare olarak ünlü Marshall planını devreye sokmuştu. Yıl 1948, Türkiye dahil bir çok Avrupa ülkesine hibe şeklinde gönderilen yardımların en önemli kalemi süt tozu, peynir ve yağ ayrıca Silahlı kuvvetlerine çeşitli araç ve silah yardımıydı”
O günleri yaşayan tarih ve yazar eskilerinin anlattığı, Amerikan Marshall Yardımının özeti bu.
Benim yaşıtımda olanlar hatırlarlar, ülke olarak 1953 ile 1956 ya kadar bu yardımlarından faydalandık ama İlkokullarda çocuklara içirilmesi henüz gerçekleştirilmemişti. Daha sonra bizim Korgun ilkokulunda benim hatırladığım 1956 dan itibaren 1960 yılına kadar ilkokulun belirli bir yerinde okul müstahdemleri tarafından gaz ocaklarında su kaynatılarak belirli oranda süt tozu karıştırılarak her öğrencinin evlerinden getirdikleri cam bardak veya maşrapalarıyla servis edilmeye başlandı..
Bu konuda bir anımı da hatırlatmak istedim. İlk okul 3 veya 4 üncü sınıfta idim. Öğrencilere çok güzel koli şeklinde paketlenmiş içinde ne olduğunu bilmediğimiz bir kutu verdiler. Bu yardım malzemeleri verilirken öğretmenimiz “çocuklar; verilen bu paketlerin içinde katı yağ “o yıllar margarin nedir bilmiyoruz”, peynir ve süt tozu var. Süt tozu olan kutuyu anneniz açtığında bir kaşık süt tozuna bir maşrapa (yani iki bardak) su ile karıştırarak kaynatın ve her sabah kahvaltıda bu sütten için” diye öğrencilere tembih edildi. Kucağımda paket kutu ile zar zor eve geldiğimde rahmetli annem sordu, “Oğlum nedir o kucağındaki” dedi “okulda her öğrenciye verdiler, kutu içinde katı yağ, peynir ve süt tozu varmış” dedim ve öğretmenimin tarifini de anlattım anneme. Annem de “Valla ne olduğunu bilmediğimiz gavur sütüne mi kaldık, çok şükür ineğimiz var. Sütü de yoğurdu da, yağı da evimize yetiyor, bu kutuda her ne var ise onu ineği olmayan birisine verelim” diyerek evde bir köşeye koyduk. Akşam babama söyledim. Oda bana “Oğlum elin gavuru bize bedava niçin versin, bizi zehirleyecekler galiba” diyerek kendine göre yorum ekledi. Ertesi gün nasıl olacak diye paketi açan annem kahvaltıda süt tozundan yaptığı sütü bardağa koyarak getirdi. Kendisi de içti. “Allah, Allah, bu aynen bizim ineğin sütü gibi ama tadı biraz değişik geldi” diyerek bize zaman içinde o sütten yoğurt bile yaparak çok faydalandık fakat Peynirin ve katı yağ dediğimiz margarinin ağır kokusu yüzenden hiç yiyemedik, yiyemediğimiz o katı yağ ve peyniri de komşularımıza verdik.
İşte o yıllarda Amerika Birleşik devletleri halkımız tarafından baş tacı edilmiş, hatta hiç tanımadığı, dünya haritasında yerini dahi bilmeyen halk, Amerika’yı kendi ülkesi ile eş değer ikinci vatanı olarak görüyordu.
Bizim o yıllarda evlerimize kadar giden süt tozu, yağ ve peyniri tadına varan bizim 68 kuşağı dediğimiz şu an 75 ile 80 yaşlarında olanların çocukluk yıllarında içtiğimiz Amerikan yardımı süt tozunun sabah kahvaltılarında başlıca gıdamız olmuştu. O yıllarca geliri olmayan gariban aileler yıllarca bu Marshall yardımlarından faydalanarak yardımı gönderen Amerika’ya hep dua ettiler.
Zaman içerisinde yardımların da yavaş yavaş kesilmeye başlayınca süt tozu, yağ ve peynir kokusuna da alışan halkımızın bu isteğini fırsat bilen Amerika, devletimize süt tozu satılmasın bilerek izin verdiler. Çünkü süt tozu o yıllarda piyasada satılan sütün litresinin dörtte biri kadar ucuz olduğundan adeta süt tozu bağımlısı olduk. Halkımızı artık süt ürünlerinden yapılan bütün yiyeceklere süt tozu kullanması sonucu ülkede İnek sütü tüketimi yok denecek kadar az olduğundan süt üreticilerini iflas noktasına getirdiler.
Marshall Yardımı yukarıda belirtiğim gibi sadece süt tozu ile sınırlı kalmadı, Peynir, yağ ve Amerikan bezi, hatta söylenenlere göre de Devletimize ekonomik yardımın yanında Silahlı Kuvvetlilerimize Amerikan Silahlı kuvvetlerinden hurdaya çıkmış veya çıkmak üzere olan savaş gemileri, tanklar verildiğini de halk dedikodusundan öğrendik. Ancak bu yardımlardan hiç birisi süt tozu kadar halkta rağbet görmedi.
Sonuç olarak kendi halkına yedirmediği bu ürünleri halkımıza yedirerek o tarihlerde “kalp ve damar” hastalıklarında büyük artışların ve ölüm oranlarının çoğalması ile birlikte Anadolu’da görülmeyen çocuk felci vakaları çıktı ve Amerikalıların icat ettiği “çocuk felci” aşıları çok pahalı şekilde alınarak bütün çocuklara yıllarca uygulandı.
Rahmetli babamın dediği gibi Amerikan hükümeti bu yardımların babasının hayrına yapmadığı, mutlaka bir karşılığı olmalıdır dediğinde haklıydı. Devlet olarak ne gibi tavizler verildiğini tam olarak bilemiyoruz ama benim halk dedikodularından duyduklarım hep bana şehir efsanesi gibi geliyor. Atatürk’ün ölümünden sonra ülkemizin bağımsızlığında gedikler açılmaya başlandığı biliniyor..
Sonuç olarak, Marshall Planı dünyadaki güç dengesinin ibresini, Amerika’dan yana çevirmeyi başarmış, Türkiye bu yardımları yerinde kullanamadığından umduğunu bulamamış Fakat Avrupa nasıl olduysa bu yardımlar vesilesiyle kısa zamanda kalkınma hamlesini barıyla yürütmüştü.
Yani, Atatürk’ün ölümünden 9-10 yıl sonra canım ülkem bir avuç süt tozuna muhtaç edildi..
Tekrar buluşmak dileğiyle hoşça kalın sağlıklı kalın.
Necati KESKİN
01 Mayıs 2024
FACEBOOK YORUMLAR