Ankara Kulisi: Kardeş Kavgası Son Buldu – Hz. İbrahim’in Mirası Barışla Taçlandı
Ankara’nın serin sonbahar rüzgârları, bu kez sevinçli bir fısıltıyla doldu:
Ortadoğu’nun kadim yaraları, nihayet sarılmaya başladı. 9 Ekim 2025’te, Mısır’ın Şarm El-Şeyh tatil beldesinde imzalanan ateşkes anlaşması, sadece bir diplomatik zafer değil; insanlık tarihinin en eski aile kavgalarından birinin sonu.
Yahudiler ve Araplar, Hz. İbrahim’in çocukları Hz. İsmail ve Hz. İshak’tan beri kardeş. Evet, tam da öyle: Kardeş çocuklar. Bu kavga, dışarıdan bakıldığında medeniyetler arası bir savaş gibi görünse de, özünde bir aile meselesiydi. Miras paylaşımı, kıskançlık, ihanet ve affedilmez yaralar… Tıpkı bizim mahalle kavgalarımız gibi, ama ölçeği küresel. Ve şimdi, 67 binden fazla can kaybından sonra –ki bu trajik bilanço, Gazze Sağlık Bakanlığı’na göre kadın ve çocuklar ağırlıklı– bu barış, o kanlı bedelin en acı meyvesi olarak doğdu.
Hatırlayalım mı o hikâyeyi? Tevrat’ta, Kur’an’da ve İncil’de yer alan o efsanevi baba Hz. İbrahim. Ur şehrinden (ki bugün Şanlıurfa’nın bereketli topraklarında kök salmış bir yer) yola çıkan bu peygamber, Allah’ın emriyle göç etmiş. Eşi Sare’den doğan Hz. İshak, Yahudilerin atası; cariyesi Hacer’den doğan Hz. İsmail ise Arapların babası kabul edilir. Hz. İsmail’in soyu, çölün yiğit kabilelerini, Hz. İshak’ınki ise vaat edilmiş toprakların bekçilerini doğurmuş.
Kardeşler, aynı babadan kan almışlar, ama kaderleri ayrılmış: Biri çölde deve sütüne, diğeri zeytin dallarına sarılmış. Yine de, o ilk kıvılcım aile içi: Sare’nin kıskançlığı, Hacer’in sürgünü, Hz. İsmail’in kovuluşu… Mirasın paylaşılamayan lokması, binlerce yıl sonra bile kan davasına dönüşmüştü. 7 Ekim 2023’te başlayan o karanlık sayfa, iki yıl boyunca Gazze’yi harabeye çevirdi; İsrail’in bombardımanları ve kara harekâtları, evleri, okulları, hastaneleri yerle bir etti.
67 binden fazla Filistinli’nin ölümü –çoğu masum sivil– bu ailenin en ağır faturası oldu. Ama işte, ABD Başkanı Donald Trump’ın 20 maddelik planının ilk aşaması, bu acının küllerinden doğan bir umut: Hamas’ın elindeki 20 canlı İsrailli rehine serbest bırakılacak, İsrail ise 250 ömür boyu hapis cezalısı Filistinliyi ve 1.700 Gazalı tutukluyu salıverecek. Askerler kısmen çekilecek, yardım konvoyları akacak. Barış, bu anlaşmayla imzalandı – evet, tam da 67 bini aşan o trajedinin ardından.
Ankara kulislerinde bu günlerde yankılananlar, tam da bu aile dramının mutlu sonu. Dışişleri koridorlarında, diplomatlar “iki devletli çözüm”den öteye geçmiş: “Bunlar kardeş ya, kavga etseler de barışırlar. Biz Türkler, ortada kalıp hakemlik yaptık ve kazandık.” Hatırlayın, Osmanlı’da Yahudiler ve Araplar yan yana yaşamış; Selçuklu’da Hz. İbrahim’in torunları, Türk’ün himayesinde huzur bulmuş. Ama 20. yüzyılın başında, İngilizlerin fitnesiyle o kardeşlik bozulmuş.
Arap isyanları, Yahudi göçleri, manda rejimleri… Hepsi, aile albümündeki soluk bir fotoğraf gibiydi. Bugün bu ateşkes, BM koridorlarında alkışlanırken, Ankara’da bir diplomatın masasında şöyle bir not düşülmüş: “Hz. İbrahim’in oğulları, aynı sofraya oturdu. Miras, üçüncü şahıslara kalmadı. Türkiye, Katar ve Mısır’la el ele verdik.”
Kulislerdeki fısıltılara göre, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın arabuluculuğu, Trump’ın planını hayata geçiren kilit rol oynadı; yardım koridorları açılırken, Türkiye’nin insani yardımları ilk dalga olacak.
Peki, Türk’ün rolü ne bu aile kavgasının barışında? Biz, ne Hz. İsmail’in ne Hz. İshak’ın doğrudan çocuğu olsak da, Orta Asya’dan göç ederken Hz. İbrahim’in yolundan geçmişiz. Göktürklerden Hazarlara, oradan Osmanlı’ya; Türk, bu iki kardeşin arasında köprü olmuş. Davos’ta, Arap prensleri Yahudi iş adamlarıyla el sıkışırken, Türk masası hep arabulucu. Artık, bu barış bizi de kurtarır: Enerji koridorları güvende, mülteci dalgaları diner, terörün gölgesi silinir. Eğer Yahudiler ve Araplar, Hz. İbrahim’in vasiyetini –barış ve adalet– hatırlarlarsa, aile birleşir, mahalle yeşerir.
Son söz: Kardeş kavgası bitmez, ama affetmekle biter. Ankara, bu masaya bir tabak daha pilav koydu; belki Hz. İsmail’le Hz. İshak, Urfa usulü kebap etrafında kucaklaşır. Yoksa, tarih tekerrür ederdi: Baba Hz. İbrahim gökyüzünden bakar, iç çeker. Kulislerdeki gerçek barış, işte o iç çekişi susturdu – 67 bin canın gölgesinde, ama umutla…
Sümeyra Türk, Ankara Kulisi
Not: Görüşler kişisel olup, kulis fısıltılarını yansıtmaktadır.


FACEBOOK YORUMLAR