Eğitim-Bir-Sen'den ÇAKÜ'ye Sert Tepki

Eğitim-Bir-Sen Çankırı Şubesi, Çankırı Karatekin Üniversitesi Uluyazı Kampüsü girişinde basın açıklaması yaparak üniversite yönetimine karşı eylem gerçekleştirdi.

Eğitim-Bir-Sen'den ÇAKÜ'ye Sert Tepki
27 Şubat 2025 - 21:45 - Güncelleme: 27 Şubat 2025 - 21:54
Eğitim-Bir-Sen Çankırı Şubesi, Çankırı Karatekin Üniversitesi yönetimine tepki göstermek amacıyla kampüs girişinde eylem yaptı. Üniversite yönetimi hakkında sert açıklamalarda bulunan sendika, mobbing ve baskı iddialarını gündeme getirdi!

Eğitim-Bir-Sen Çankırı Şubesi, Çankırı Karatekin Üniversitesi Uluyazı Kampüsü girişinde basın açıklaması yaparak üniversite yönetimine karşı eylem gerçekleştirdi. Sendika, toplu sözleşme ile elde edilen “Üniversite İdari Personelin Yer Değişikliği” hakkının uygulanmadığını belirterek üniversite yönetimini suçladı.

Eğitim-Bir-Sen yetkilileri, ülke genelinde eş zamanlı düzenlenen basın açıklamasına Çankırı’dan da katılım sağladı. Sendika temsilcileri, üniversite yönetiminin baskı ve mobbing uygulayarak çalışanları sürgün ve istifaya zorladığını öne sürdü.

“Hesaplaşmak İçin Bahane Arıyorlar”

Eğitim-Bir-Sen Çankırı Şubesi tarafından yapılan açıklamada, üniversite yönetiminin idari amirler aracılığıyla personeli baskı altına aldığı iddia edildi. Sendika yetkilileri, "Bildiğiniz üzere, Eğitim Bir-Sen Sendikamızın toplu sözleşme masasında elde ettiği ve tarihe kayıt düştüğü “Üniversite İdari Personelin Yer Değişikliği” kazanımımızın bürokratik engellere takılmaması ve bir an önce hayata geçirilmesi için Genel Merkezimizin aldığı karar doğrultusunda, 13 Şubatta tüm Türkiye’de üniversite önlerinde basın açıklaması gerçekleştirerek, eylemde bulunduk.


Sendikamızın toplu sözleşmede elde ettiği kazanım ve hükmün hayata geçirilmesi için aldığı eylem kararı; Çankırı Karatekin Üniversitesi yönetimini hayal kırıklığına uğratmış olacak ki; sendikamızın üyelerini baskı ve mobbingle, sürgün ve istifaya zorlayarak görev ve yetkilerini kötüye kullanmışlardır.

Eşlerin birliği, ailelerin huzuru, çalışma hayatının barışı için fikir üretmesi gerekenler; zihin kodlarını açığa çıkarıyor, hesaplaşmak için bahane arıyor.

Makamın sorumluluğunu taşımak yerine, idari amriler aracılığıyla sorgu odaları kuruluyor, zülüm perdesi aralanmak isteniyor.


Özgürleşmenin önünü açmak yerine, fikirler preslenmek isteniyor.

Türkiye’nin son 20 yılda zorluklarla sırtından attığı “ötekileştirme” kamburunu, tekrar sırtımıza yük olarak bağlamak isteyenlerin hevesini görüyoruz.


İlim yuvasını, kamu görevlilerine zülüm yuvasına çevirenlere karşı; tepkimizi haykırmak, haksızlığa karşı susmamak, sendikal kararları tanımayanlara direnmek, 
Anayasal hakları hiçe sayanlara karşı dimdik durmak için sesimizi yükseltiyoruz.

Akademisyenlere zülüm değil bilim yakışır, fikir yakışır, teşvik yakışır, moral yakışır.

Akademisyenlere tehdit yağdırmak değil, yol açmak gerekir; akademisyenleri sindirmek değil, fikir yöntemlerini geliştirmek gerekir.

Akademisyenleri el pençe hazır ol da bekleterek askeri üs kurmak değil; bilimin ışığında üretmek, ülkenin gelişmişliğine katkı sunmak, üniversiteleri de bunun için aracı kılmak gerekir.


Kıymetli dava arkadaşlarım.

Omzumuzdaki yükü ve çalışma hayatındaki stresi kamuoyuna anlatmak ve herkesi maşeri vicdana davet etmek için haykırıyoruz.

Bir ayıbımız yok… Eksiğimiz, kusurumuz, hukuksuzluğumuz yok.

Sadece insanlık onuruna yakışır bir muamele talep ediyoruz.

Sendikal hakkımızı kullanıyor, sendikamızın kararına uyuyoruz diye; eski Türkiye’nin dayatmacı, baskıcı ve fişleyici anlayışına maruz kalıyoruz.

Sayın Rektör… Basşında bulunduğunuz yönetimin baskıcı tavırlarının arkasındaki gerçek yüz nedir bilelim?

İdari personelin yer değişikliğini mi istemiyorsun?

Akademik personelin zam talebine mi karşı çıkıyorsun.

Sendikal örgütlenmeyi mi hazmedemiyorsun?

Barışçıl yöntemlerle basın açıklamamızı mı beğenmiyorsun?

Sizden beklentimiz, parmak sallayarak hesaplaşmak değil, el ele tutuşarak çözüm üretmenizdir. Elimizi tutmak yerine, ekmeğimizi elimizden almayı amaçlıyorsunuz. Biz bunun farkındayız.


Bilim ve ilim beşiği olması gereken üniversite kurumunu, makamın şöhretine kapılarak “istediğimi yaparım” anlayışıyla; sendikalara ayar verme, sendikalıları hizaya getirme olarak kullanmasını kabul etmiyoruz.

Makam emanet, mevki geçicidir. Makamın şöhreti geçer, mevkinin büyüklüğü biter. Asıl olan insan ve insanlıktır.

Bugün buraya üniversite personeli üyelerimizi bilerek davet etmedik.

Sendikal hakkını kullanıyor, kırmadan dökmeden sesini yükseltiyor diye üyelerimizin tekrar hukuksuzluğa maruz kalmaması, işlerinden, çalışma ortamından baskıyla uzaklaştırılmaması için Şube olarak bizler geldik.

Basın açıklamalarımıza alınganlık gösteren sayın rektör, önce temsilcilik yönetiminde görevli arkadaşlarımızı sürgün mahiyetinde zorunlu yer değişikliklerine tabi tuttu.

Aynı zamanda 28 şubatın yıldönümüne yaklaştığımız şu günlerde ikna odalarına rahmet okuturcasına kurdurdğu “İSTİFA ODALARI” ile üyelerimizi istifaya zorladı.

İstifa dilekçelerini önünde gören üyelerimiz ‘ya mevcut pozisyonun ve kurulu düzenin için istifa edersin ya da başına geleceklere katlanırsın’ denilerek kıskaca alındı.

Mecbur kalanlar istifa ediyor, direnenler türlü baskı ve zorbalıkla mücadele etmek zorunda kalıyor. Buradan soruyoruz… Genel Sekreter yardımcısı odası ikna odası mı, istifa odası mı? Bu işler, yapılan hukuksuzluklar; öğrencinin huzur ve konforunu iyileştirmek ve akademik seviyeyi yükseltmek üzere orada bulunanlara yakışıyor mu?

Bizi sindirmeye çalışanlar, yalnız hissettikçe pes edeceğimizi sanıyorlar. Uzunca bir zamandır saman altından su yürütür gibi bölme ve parçalama taktikleriniz ile alamadığınız neticeyi ikna odalarında mı alacaksınız?

Ama biz yılmayacağız!

Biz, emeğimizle, bilgimizle, alın terimizle bu üniversiteyi var eden insanlarız. Bizi susturmaya, parçalamaya çalışanlar bilmelidir ki; biz birbirimize daha sıkı sarıldıkça, dayanışmamızı artırdıkça, hiçbir baskı bizi yolumuzdan döndüremeyecek!

Unutulmamalıdır ki; bugün burada olan herkes, sadece kendi ikbal ve konforu  için değil, Karatekin Üniversitesinin aydınlık geleceği için bulunuyor.


Biz, meslek onurumuzu, akademik özgürlüğümüzü, sendikal örgütlülüğümüzü ve insanca çalışma hakkımızı savunuyoruz.

Birlikte hareket ettikçe, sesimizi duyurdukça, bu zorbalık duvarını yıkacağız!

Bugün geldiğimiz noktada en büyük inanç ve kararlılıkla tekrar ediyoruz:

Yıldırma politikalarınıza, hukuk tanımaz kararlarınıza ve eski Türkiye zihniyetinize karşı dimdik duracağız.


“Gelin; aydınlık geleceğin inşası, Büyük ve Güçlü Türkiye hedefinin taşıyıcısı, özgürleşme ve insan haklarını geliştirme meşalesinin taşıyıcı olması gereken üniversiteleri, bilim yuvalarını ve ilim mekteplerini yanlış fikirlerle kirletmeyin.

Yarının gençlerini yetiştirmesi gereken üniversitelerimizi, Örnek olması gereken makamlarınızı, Adaletsiz, yanlış ve hukuksuz uygulamaların örneği haline getirmeyin.

Sayın Rektörümüze buradan bir kez daha sesleniyoruz. Üyelerimizi; Emeği ile işi, Ekmeği ile sendikası, Çalışma hevesi ile Örgütlü mücadelesi arasında bırakmayın.

Yanlışınızdan dönün!

Hukuksuz kararlarınızı geri çekin!

Değerli basın mensupları,

Kıymetli dava arkadaşlarımız

Sizleri üstat Necip Fazıl’ın şu veciz sözleriyle uğurluyorum.

Kırılır da bir gün tüm dişliler

Döner şanlı şanlı çarkımız bizim
Gökten bir el yaşlı gözleri siler
Şenlenir evimiz barkımız bizim
Sendikal hakkımızla ve Güçlü davamızla;
Korku duvarlarını yıkacağız.

Ferman Rektörünse Üniversiteler Bizimdir!

Değerli dostlarımız, hepinize inancınız, mücadeleniz ve cesaretiniz için teşekkür ediyorum.

Birlikte mücadele edecek,

Birlikte savunacak,

Birlikte yürüyecek ve birlikte kazanacağız!” ifadelere yer verildi.

Bu haber 2901 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 5 Yorum
  • Musa kaya
    2 ay önce
    Eğitim bir sen önce promosyon ihalesindeki hatalarını düzeltsin. Memurlar mağdur oldu.
  • Bilen Çankırı
    2 ay önce
    Bizim bozkırın Tilkisi bir gün yoldan geçerken, Sendikacıların eylemlerine denk gelir. Bozkırın tilkisi şaşkın bakışlar içerisindeyken, yanına biri yaklaşır. Tilkiye bir sloganda sen yap demiş, bizim Bozkırın Tilkisi de başlamış slogana; " Kahrolsun Kümesler, Yaşasın Tavukların Özgürlüğü diye"
  • Sezai Kabak
    2 ay önce
    Üyeleri davet etmedi değilsiniz biz gelmedik. Diğer kişiler kim tanıyamadım köy ihtiyar heyeti mi?
  • Cemal Yahya
    2 ay önce
    Üniversiteden 5 kişi ancak var. Kalanı cami cemaati.
  • Harun Karcı
    2 ay önce
    Üst düzey katılım nerede? Sürülen 11 kişi nerede, ortada iki kişi var biri taş mescide diğeri eski görev yeri memleketi Ilgaz'a gönderilen! Fatih Hoca arkalara neden kaçmış? Müdürlükten neden istifa edemiyor? Rektör sevilmiyor tamam ama Kimse kusura bakmasın herkes sendikanın bu ekibinden bıktı! Bu kişilerinde menfaat ekipleri dışında seveni yok.