Yeniden Refah Partisi Çankırı İl Başkanlığından Çarpıçı Açıklamalar
Yeniden Refah Partisi Çankırı İl Başkanlığı, 25.04.2025 tarihinde gerçekleştirdiği basın toplantısında önemli açıklamalarda bulundu.

26 Nisan 2025 - 11:44 - Güncelleme: 26 Nisan 2025 - 11:49
Yeniden Refah Partisi Çankırı İl Başkanlığından Çarpıçı Açıklamalar
Erdoğmuş, “ Gençler Evlenemiyor, Çiftçi Ekemiyor!..
Her 15 günde bir düzenli olarak ülke gündemini yorumlamak adına basın açıklaması yapan Yeniden Refah Partisi Çankırı İl Başkanı Metin Erdoğmuş, İstanbul merkezli depremlerin ardından yapı güvenliği ve kentsel dönüşüm çağrısıda yaptı.
Yeniden Refah Partisi Çankırı İl Başkanlığı, 25.04.2025 tarihinde gerçekleştirdiği basın toplantısında önemli açıklamalarda bulundu.
Toplantıya katılan basın mensuplarına hitaben konuşan Yeniden Refah Partisi Çankırı İl Başkanı Metin Erdoğmuş, Değerli basın mensupları, Yeniden Refah Partisi İl Başkanlığı’mıza hoş geldiniz. Basın açıklamamıza geçmeden önce Genel Başkanımız Dr. Fatih Erbakan’ın selamını sizlere iletiyor, katılımlarınızdan dolayı teşekkür ediyorum.” Dedi.
Erdoğmuş, Sözlerimizin başında, İstanbul merkezli depremden etkilenen illerimize ve bu illerde yaşayan vatandaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz. Allah, ülkemizi ve milletimizi her türlü afetten korusun. Hükümet ve Belediyeler de daha tarihi bile belli olmayan Cumhurbaşkanlığı seçimi tartışmalarını bir kenara bırakıp depreme karşı dayanıklı yapılar, kentsel dönüşümler konusuna artık öncelik versin.
Kazananı belli olmayan kayıkçı kavgalarından bıktık usandık. Bugün başta büyük kentlerimiz olmak üzere depreme hazırlıksız şehirlerden, Hükümet kadar bu kentleri yöneten belediyeler de sorumludur. Ve tabii bu belediye başkanlarının seçildiği partiler de sorumludur. Hiç kimse, sorumlusu ben değilim diyerek sağa sola bakmasın. Sorumlu hepinizsiniz. Değerli arkadaşlar, bugün sizlerle milletimizin geleceğini ilgilendiren üç önemli konuya ilişkin görüşlerimizi paylaşacağız.
İlk olarak Sayın Cumhurbaşkanı’nın geçtiğimiz günlerde yaptığı bir açıklama üzerinden başlayalım. Diyor ki: “Anadolu’daki nüfus azalıyor, bu bir beka meselesidir. Aile kurumu tehdit altındadır. Gençler artık evlenmiyor, çocuk yapmıyor. Gençler artık 1+1 evlerde yaşıyor, çünkü yalnız kalmayı tercih ediyorlar... ”Evet, Sayın Cumhurbaşkanı doğru söylüyor ama lafın yarısını söylüyor! Neden evlenmiyor bu gençler? Neden 1+1 evlerle yetiniyorlar? Neden aile kurmaktan kaçınıyorlar? Sayın Cumhurbaşkanı, bu milletin evlatları lüks olsun diye mi 1+1 evlerde yaşıyor sanıyorsunuz? Hayır! 3+1’in yanına yaklaşamıyorlar da ondan.
Bugün İstanbul’da, Ankara’da, Bursa’da, Şanlıurfa’da 3+1 bir dairenin kirası asgari ücretin neredeyse iki katı! Genç, evlenecek de ev tutacak da eşyasını alacak da düğün yapacak da çocuk büyütecek öyle mi?
Bunları görmek için Beştepe’den bakmak yetmez. Halkın arasına girmek, mahalle aralarında bir çay içmek, kiralık daire ilanlarını incelemek gerekir. Bugün üniversite mezunu gençler, işsizliğin pençesinde. İş bulanlar, asgari ücrete mahkûm. Aldıkları ücret, bir evin sadece mutfak masrafına yetmiyor. Ev kurmak, aile geçindirmek bir yana, sabah işe gidip akşam eve dönmek bile önemli bir maliyet kalemi haline gelmiş durumda. Gençler artık evlenmekten korkuyor, çünkü mutluluk ve huzur kapısı olan evlilik artık maalesef borç ve geçim yükünün kapısı olmuş. Bunun sorumlusu kim Sayın Cumhurbaşkanı?
Yirmi üç yıldır bu ülkeyi kim yönetiyor? Ve bu tabloda bir başka can yakıcı mesele var: Süresiz nafaka uygulaması!
Gençlerimiz sadece ev masraflarından değil, hukuki belirsizliklerden de korkuyor. Kimi zaman bir yıl süren bir evlilik sonrası, erkek tarafı ömrünün sonuna kadar nafaka ödemek zorunda kalıyor. Bu adalet midir? Bu hakkaniyet midir? Bu, boşanmış çiftleri ömür boyu süren bir kavganın içine itmek değil midir? Biz Yeniden Refah Partisi olarak ne dedik? “Bir yıl evli kalıp bir ömür boyu nafaka ödemek zulümdür!” dedik. Bunun için Meclis’e kanun teklifimizi sunduk.
Türk Medeni Kanunu’nun 175. maddesinde yer alan ‘süresiz nafaka’ ibaresinin kaldırılmasını teklif ettik.
Erdoğmuş, Dedik ki: “Bu madde yüzünden nafaka yükümlüsü taraf, sürekli nafaka artırım davalarıyla tehdit ediliyor, psikolojik ve ekonomik olarak çökertiliyor. Bu sistem devam ettiği sürece gençler evlilikten uzak duracak, aile kurmaktan kaçacaktır.” Buradan açıkça sesleniyoruz: Eğer siz gerçekten aile kurumunu korumak istiyorsanız, önce nafaka zulmüne son verin! Önce gençlerin geçim derdini çözün! Önce kiraları düşürün, temel gıda maddelerini ulaşılabilir hale getirin!
Değerli basın mensupları, şimdi gelelim Anadolu’nun bağrında kopan sessiz çığlığa... Çiftçilerimiz, köylülerimiz, üreticilerimiz kan ağlıyor! Bugün Türkiye'nin dört bir yanında, tarlasını don vurmuş çiftçi kardeşlerimiz “biz ne ekeceğiz, ne yiyeceğiz?” diye kara kara düşünüyor. Tarihimizin en büyük zirai don felaketlerinden birini yaşadık. Ama ne var ki iktidar bu afeti duymazdan, görmezden geldi! Çiftçiye üç kuruşluk destek verirken, faize trilyonları aktardı.
Resmi rakamlar ortada! Bütçenin ilk üç ayında çiftçiye verilen toplam destek sadece 43,6 milyar lira. Aynı dönemde faize giden para ne kadar? Tam 463,9 milyar lira! Yani çiftçiye 1 veriyorsanız, faize 11 veriyorsunuz! Bu hangi vicdana, hangi milli menfaate sığar? Bu milletin alın terine bu kadar mı değer veriyorsunuz? Tarım sigortası desteği neredeyse yok gibi! Fark ödemesi destekleri de göstermelik. Mazot, gübre, alan bazlı destekler; hepsi yüzeysel, hepsi göstermelik. Çiftçi toprağından elini çekerse ne yiyeceğiz Sayın Cumhurbaşkanı? İthal mercimeğe, ithal nohuda, ithal fasulyeye mi güveneceğiz?
Biz diyoruz ki: Tarım bir milli güvenlik meselesidir. Toprağı olmayanın vatanı olmaz! Biz iktidara geldiğimizde, faiz lobilerine aktarılan bu kaynakları çiftçimize aktaracağız. Tarım sigortasını yaygınlaştıracağız. Destekleri artıracağız, gübrede, mazotta KDV’yi kaldıracağız. “Köylü milletin efendisidir” diyen anlayışı yeniden hâkim kılacağız!
Bugün burada konuştuğumuz üç mesele –gençlerin aile kuramaması, süresiz nafaka zulmü ve çiftçinin çaresizliği– aslında bir ortak problemin yansımalarıdır:
Adaletsiz, vizyonsuz ve üretimden uzak bir sistemin! Bu sistem değişmeden hiçbir şey değişmez. Bu sistemin alternatifi de bellidir: Yeniden Refah!
Değerli basın mensupları, Buradan iktidara sesleniyoruz; Konuşmak kolay, çözüm üretmek zordur. Lafla peynir gemisi yürümez! Siz yirmi üç yılda bu milletin umutlarını tüketirken, biz çareleri bir bir hazırladık. Milletimiz sabırla bekliyor. Bu millet, yeniden ahlaklı yönetimi, üretime dayalı kalkınmayı, adaletli sosyal yapıyı özlüyor. Bu millet Yeniden Refah istiyor! Allah, milletimizin yardımcısı olsun. Sizleri katılımlarınızdan dolayı tekrar saygıyla selamlıyorum.”
“Yirmi üç yılda bu milletin umutlarını tüketirken, biz çareleri tek tek hazırladık” diyen Erdoğmuş, sözlerini şu ifadelerle sonlandırdı: “Milletimiz sabırla bekliyor.
Bu millet yeniden ahlaklı yönetimi, üretime dayalı kalkınmayı, adaletli sosyal yapıyı özlüyor. Bu millet Yeniden Refah istiyor. Allah milletimizin yardımcısı olsun.” İfadelerini kullanarak basın açıklamasını bitirdi.
Bu haber 1842 defa okunmuştur.
YORUMLAR
-
3 hafta öncePeki diyelim ki 99 da ki hükümet bugün yönetimde olsaydı ne olurdu. Siyasi ve zihniyet olarak söylemiyorum ama o günleri bilenler hatırlıyordur. Başbakan çıkıp, depremin Allah'tan gelen bir felaket olduğunu, kendilerinin yapacak bir şeyleri olmadığını ve güçlerinin de yetmeyeceğini ve herkesin başının çaresine bakmasını gerektiğini söyleyerek acziyetlerini ifade etmişlerdi. O gün ne evler yapıldı ne de köyde bir tek ahır. Ama bu gün köylere kadar lüks diyebileceğimiz evler ve ahırları teslim edildi, hayvanları kendilerine yeniden verildi. O günleri unutmak mümkün değil ama bugün 11 ilin yeniden imarını görmemek ve mağdur kardeşlerimizin sıkıntısına ortak olmamanın adı nankörlüktür. Malum belediyelerin yapması gereken Kentsel Dönüşümleri dahi Çevre şehircilik Bakanlığının üstlenmesi memlekete ve millete hizmet değildir de nedir acaba. Evet sıkıntı yok değil ama elbet düzelecek şeylerdir bunlar.Mesele kimin düzeltebileciğidir. Bekara avrat boşamakla olmuyor bu işler Yeniden Başkanım.Vesselam...
-
3 hafta önce23 yılın 20 yılına yakın evler aldık, 2 şer 3 er arabaları kapıya koyduk, ektik, biçtik, aldık ve sattık. Bunları yaparken memleket ne güzel yönetiliyor demedik. Komşu ülkelerdeki sıkıntılara dahi destek vererek ne kadar güçlü olduğumuzu dosta düşmana gösterdik. 3-5 yıldır Pandemi, yangınlar, büyük çaplı fırtınalar, kasırgalar ve sel baskınları gördü bu memleket. Daha yenilerde memleketimizin can damarına 11 ilde vurulan deprem felaketi yaşadık. Ama tüm bunlara rağmen milletin hizmeti hiç aksamadı. Yollar, köprüler, alt ve üst geçitler, uzay sanayii çalışmaları, yerli otomobil,uçak, gemi, İha, Siha ve savunma sanayiinde yapılanlar hiç hız kesmedi. Yerle bir olan 11 büyük şehrimiz yeniden imar edilmeye başlandı ve binlerce mağdur aile ki köyler dahil yeni ve lüks evlerine yerleştiler. Bunca büyük dertlere rağmen az da olsa maaşlar alınıyor geçim iyi kötü sağlanıyor ve bunlar düzelene kadar sabredemiyoruz. Peki bunun tersini de yaşadı bu millet. 99 depreminde toplanan yardım paraları ile memur maaşları ödendi.
FACEBOOK YORUMLAR