Banka Mağdurları: Suçlu mu, Kurban mı?
Günümüzde dijital bankacılığın yaygınlaşmasıyla birlikte dolandırıcılık yöntemleri de giderek çeşitleniyor.
Dolandırıcılar, teknolojiyi ustalıkla kullanarak insanların hesaplarını ele geçiriyor ve onları büyük mağduriyetlere sürüklüyor. Ancak bu suçlarda asıl dikkat çekilmesi gereken nokta, suçun gerçek faillerinin yanı sıra banka hesap sahiplerinin de yargı karşısına çıkması. Peki, hesap sahipleri gerçekten suçlu mu, yoksa birer mağdur mu?
Dolandırıcılığın Yeni Yöntemleri Dolandırıcılar, banka hesaplarını doğrudan kullanmak yerine, üçüncü kişilerin hesaplarını kullanarak izlerini kaybettirmeye çalışıyor. Çoğu zaman farkında bile olmadan hesaplarını bu kişilere açan vatandaşlar, sonrasında kendilerini sanık sandalyesinde buluyor.
İşte en yaygın dolandırıcılık yöntemleri:
-Resmi görevli kılığına girme: Polis, savcı, banka görevlisi gibi tanıtarak mağdurları korkutma ve yönlendirme.
–Banka veya devlet kurumu adına sahte aramalar: Hesabınızın güvende olmadığı söylenerek şifre ve hesap bilgileri talep edilmesi.
-SMS yoluyla kimlik avı (phishing): Banka veya resmi kurum adıyla sahte mesajlar gönderilerek kişisel bilgilerin ele geçirilmesi.
-Hesap kiralama: Öğrenciler veya maddi sıkıntıda olan bireylerin hesaplarını kullanarak suç işleme. Dolandırıcılık vakalarında, suçu işleyenler genellikle hesap sahipleri değil, bu hesapları yöneten profesyonel dolandırıcılar oluyor.
Ancak savcılıklar çoğu zaman hesap hareketlerine bakarak sadece hesap sahiplerini yargılıyor.
Savcılık Sürecinde Eksiklikler Mevcut yargılama süreçlerinde savcılıklar genellikle banka hareketlerini inceleyerek hesap sahibini suçlu olarak değerlendiriyor.
Ancak asıl suçluların tespiti için derinlemesine bir inceleme şart: -IP kayıtlarının analizi: İşlemlerin hangi IP adreslerinden yapıldığı araştırılmalı.
-Telefon ve bilgisayar incelemeleri: Şüphelilerin dolandırıcılık faaliyetlerine ilişkin yazışmaları detaylı incelenmeli.
-Hesap hareketlerinin kapsamlı değerlendirilmesi: Para transferlerinin nasıl yönlendirildiği belirlenmeli. Savcılıklar, sadece hesap sahibini suçlamak yerine, suçun arkasındaki örgütlü yapıyı ortaya çıkarmaya odaklanmalıdır. Aksi takdirde, asıl failler cezasız kalırken, suçla ilgisi olmayan kişiler haksız yere cezalandırılabilir.
-Çözüm Önerileri Dolandırıcılık suçlarıyla daha etkin mücadele edebilmek için şu adımlar atılmalıdır: Bankalar, hesap açarken daha sıkı güvenlik prosedürleri uygulamalıdır. Kimlik doğrulama süreçleri güçlendirilerek hesapların kötü niyetli kişilerin eline geçmesi önlenmelidir.
Savcılıklar, sadece hesap hareketlerine bakmak yerine, dijital izleri ve IP adreslerini detaylıca incelemelidir.
Hukuki süreçlerde mağdurların durumu daha dikkatle değerlendirilmelidir. Hesap sahiplerinin dolandırıcılardan habersiz olup olmadığı incelenmeli ve masumiyet karinesi korunmalıdır. Toplum bilinçlendirilmelidir. Vatandaşların banka hesaplarını kimseyle paylaşmamaları gerektiği konusunda bilgilendirme kampanyaları düzenlenmelidir.
Sonuç: Banka Mağdurları Suçlu Olarak Görülmemeli Dolandırıcılık suçlarında, suçluları tespit etmek ve asıl failleri yakalamak kadar, masum bireyleri korumak da hukukun temel sorumluluğudur. Bir kişinin banka hesabının dolandırıcılar tarafından kullanılmış olması, o kişiyi doğrudan suçlu yapmaz.
Hukuki süreçlerde, masumiyet ilkesi göz önünde bulundurulmalı ve gerçek suçluların peşine düşülmelidir. Yukarıda anlattığımız süreci takip ederek bazı mahkemeler tarafından hesap sahiplerinin beraat ettiği de mevcuttur. Fakat bütün Mağduriyetlerin çözümü için organize suçlarla daha organize mücadele edilmesi gerekmektedir. Aksi takdirde, dolandırıcılık suçları önlenemezken, masum insanlar da mağdur olmaya devam edecektir.
Av. Rüstem Karadeniz 0 505 301 08 14
FACEBOOK YORUMLAR