Dini, Milli Bayramlarımızı Kaybettik...!
Önce birbirimize olan sevgimizi, Sonra saygı ve samimiyetimizi, En sonunda güvenimizi.. Dini ve Milli Bayramlarımızı kaybettik. Ne oldu biz insanoğluna?...
Kimse kimseyi gerçekten sevmiyor. Herkes paçayı kurtarma derdinde. Ve ben eskiden diye başlayan Cümleler kurmayı sevmiyorum artık!!.
Uçamadığı halde tavukta kanat olması tavuk için ne kadar gurur kırıcıysa, düşünemediği halde bir insanda beyin olması da o insan için aynı derecede gurur kırıcı olmalı... Ama bazen beyin olmadığı gibi gururda olmayabiliyor.! Erkek gibi kadın deriz ya... yalan.. erkek gibi kadın yoktur..
Hafifliğini özgürce yaşayıp işi erkekliğe vuran kadın vardır...
Değerli dostlar...
Bu yaşa geldim, eş, dost, akraba, komşu ilişkilerimde, hiçbir zaman problem çıkaran ben olmadım. Tatsız ortamlar olduğunda da hep aşağıdan aldım. Kavgadan yana hiç olmadım. Benden yaşça küçük, çok küçük olanların kaprislerine bile hoşgörüyle yaklaştım. İçime atıp, kabuğuma çekildim. Ortada bir tatsızlık olmuşsa, orada burda konuşmadım, konuşmam. Sonuçta insanız ve ilişkilerde çatışmalar her zaman mümkündür. İşte, insan olmanın ötesinde bir aksiyon alarak ilişkileri hasarsız yürütme görevi de hep bana düşmüştür.
Bulunduğum ortamda bir huzursuzluk varsa, uzlaştırıcı ben olurum. Kimsenin kimseyi incitmesine gönlüm razı olmaz. Bu yapım nedeniyledir ki, sıkça söylediğim gibi, en başta spor ve siyaset olmak üzere, insanlar tartışmasın, herkes kendi görüşünü "medeni" insan gibi ortaya koysun ama tartışılmasın isterim.
İnsanlar birbirleriyle olan ilişkilerine, küçük şahsi kaprisleriyle değil, ortaklaşa büyük rahatlık ve mutluluk penceresinden baksın. Anlık tepkiler, insanın ruhunu daracık bir kafese kilitler. O kişi artık, her şeye kafesteki ruhla bakar olur. Oysa yaşadığımız dünya, bizlerin hayal edemeyeceği kadar büyük, bizlerin hayal edemeyeceği kadar hoşgörülü ve cömerttir. Bu cömertlikten nasiplenmek varken, o ruhun o kafeste ne işi olabilir? İnsan kendi ruhunu, nefsini, niye o küçücük dünyasına, küçücük beynine, küçücük kafese hapseder ki?
Fanatikler de böyle değil mi? İçine düştükleri durumun bir ruh hastalığı olduğunun farkına varamayan o fanatikler.
Aile içi ilişkilerde de çoğu zaman sapmalar olabilir. Basit, ceviz kabuğunu doldurmayan konular, dağ gibi mesele olup çıkıverir bazen insanın karşısına. Hele aile içinde saplantılı olanlar varsa; Tatlıya bağladığınızda bile, durup durup, ateşe odun atan saplantılılar. Ne kadar zordur bir aradalık.
Çekişmeyi pek hazzeden tiplerden varsa apartmanınızda, evde, yandınız. "Yaaa, yetti artık. Bir kere ölürüm, adam gibi ölürüm" diyerek, her şeyi göze alabileceğin tiplerden. Gel de idare et. Ama edeceksin. Ele güne karşı, edeceksin. Ben şahşen insanlığını kaybedenlerin kahrını çekemem, çekmiyorumda...
Panik ataklılardan da olabilir yakın çevrenizde. Sen, "Aşkım" diye söze başlayacak olursun. Daha "A" der demez, o "A" ile başlayan bir sürü olumsuz şeyleri küçücük kafasında tasarlayarak, onları söyleyeceksin sanıp, tatsızlık çıkaran ruh hastalarından. En iyisi susmaktır. Çünkü, bu tiplerin anlama özürlü halleri, şirretleşmeye de her an müsaittir.
Kimseye ikinci bir şans tanıma dönemi bitmiştir. Çakal kandan bazı insanlar kahbelikten vaz geçmez...!
Yani, arıyor musunuz? Her türlüsü var toplumun içinde. "Bari iyi olan ben olayım" deyip, bağrına taş basar, susarsın, susarsın, susarsın. Nasılmıyım.. Artık eskisi kadar fevride değilim, her seviyorum diyenide Umursama devrim bitti !.... Gelene minder, gidene sünger çekiyorum...
Ve bir gün bakarsın, Bom !!!
“Gördüğü değeri beğenmeyen; Gösterdiği değere baksın”
İki yüzlü insaları tanıdıkça, Yanlızlığın anlından öpesim geliyor !...
Yazdığım yazı denemesini “Günün dersi; baba sözlerimle noktalıyorum:
Birine tüm saflığınızla bağlandığınızda ya ömürlük bir dost kazanırsınız, yada ömürlük bir ders alırsınız. “Çizgisini aşan herkesin üstünü çizmekten çekinmeyin.”
Eşeğe haddinden fazla değer verirsen kendini yarış atı zanneder. Adam olmayana fazla değer verirsen kendini adam zanneder ...!
Sonuç: Çok şeye kırılıp hiç bir şeyim yok diyenlerdenim işte...
İyi biriyim ama karşımdaki insanlar şeytan olunca hakkını vermem lazım. Bizde komşu tabağı boş gönderilmez.. Hayatta en büyük pişmanlığın ne diye sorsalar emeğimin zerrisine layık olmayan insanlara verdiğim değer derim.
Bayram bayram tadında olmalı diyorum, iyi bayramlar diliyorum. (Bayramlar barış aylarıdır. O nedenle yazdığım bir yazı denemesidir. Bundan benim şahsıma veya herhangi bir kişi kendine, bir anlam çıkarmasın lütfen, üstüne alınan kim varsa onlara gelsin...) Nokta.

FACEBOOK YORUMLAR