DOST OLMANIN KIYMETİNİ BİLİN
Size bir kardeş, bir abi, bir amca, bir dost veya bana ne ile hitap ediyorsan kabulümdür, onun için size ruhen ve yürekten tavsiyem, “Kat kat yabancınız da olsa dost olun, dostlarınızın kıymetini bilin"
İnsanların dini, mezhebi ve kimliği ne olursa olsun, dostluk çok önemli, hatta sahip olduğumuz en değerli hazinelerden birisidir. Yıllardan beri süregelen Türk toplumunun misafirperver anlayışı ve yakın komşu ilişkilerinde daime barışı ve dostluğu seçmiştir, sizde bu geleneği devam ettirin ve dostluğu seçin derim.
Size bu konuda bir anımı anlatmak istiyorum zira anlatacağım bu anım dostluğun önemini çok güzel özetliyor.
Ankara 1966 – 67 yılı Sanat Enstitüsü öğrencisiyiz aynı sınıfta okul arkadaşım vardı. Babası kimya Sanat Enstitüsü Müdürü idi. Tabi o yıllarda, Ankara gibi bir şehirde hatırı sayılır bir okulda müdür olmak çok ama çok büyük bir kariyer sahibi olmak demekti, veya biz öyle görüyor, öyle biliyoruz,
Ramazan Bayramına sanırım 3 gün vardı, arkadaşımız bize, bayram günü eğer bayram tatili dolasyla memleketinize gitmeyecekseniz, bayram da bizim eve gelin ailemle tanıştırayım, diyerek ısrarlı daveti üzerine bizde oda arkadaşım Sivas’ın İmralı kazası Karataş köyünden rahmetli Rıza Pekşen ve Ankara Bala’dan İsmail Demirkan ile birlikte Ramazan bayramının birinci günü, arkadaşımızın annesinin ve babasının elini öpmek bahanesiyle evlerine gitmiştik.
Çok asil bir aile, bizi karşılarında görünce tarifi imkansız mutlu olmuşlardı. Size yediğimizi içtiğimizi anlatmayayım ama sadece şunu söylemekte sakıncası yok, hayatımda hiç tatmadığım “yaş pastayı’ orada tattım, Okul Müdürü babası bize, dostluk ve arkadaşlık hakkında çok güzel konuşma yapmıştı. Bakın 60 yıla yakın yıl geçmesine rağmen hala dün gibi hatırlıyorum, Rahmetli hocamın memleketi neresi olduğunu bilmiyorum ama, anlattığına göre Kimya öğretmeni olunca, Muğla’dan Ankara’ya tayin edilmişler, Fakat Muğla’da komşuları olan baba Yunan’lı, anne ise Ermeni bir aile komşuları varmış, yani oraya yerleşmişler, ayda bir onlar Ankara’ya gelir veya biz Muğla’ya onları görmeye gideriz.
“Bana kardeşim gibi yakınlar” dedi. “Onlar Türk kimliği taşıyor ve Türk kimliği ile de gurur duyarlar her zaman, Yalnız biz de onların sevgilerine karşılıksız kalmayız, onları her zaman sever ve sayarız dostluk ve komşuluk çok önemlidir” demişti.
Memur emeklisi olmam öncesinden itibaren 50 yıla yakın Safranbolu’da ikamet etmekteyim, Türkiye'de Dünya Mirası listesinde yer alan Safranbolu’da bir zamanlar Rumlar’da birlikte iç içe yaşayan halk, en çok Rum’ların Kıranköy mevkiinde ikamet ettikleri, büyük mübadele de Yunanistan’a göç eden Rumlar, burada sayısız eser bırakmışlardır. Tarihini hatırlayamıyorum ama, bir tesadüf Safranbolu Kıranköy mevkiinde., Safranbolu'da dedelerinin yaşadıkları evleri ve mezarlarını ziyaret etmek üzere Yunanistan’dan geldiklerini söyleyen 70 yaşlarında ve güzelde Türkçe bilen Yunanlı birkaç aile gelmiş, Onlarda birkaç dakikada olsa dostluk kurduk, Türklük ve Yunanlılık konusunu konuşulurken bana; “Bu siyasiler var ya bu siyasiler, ülkesindeki istikrarsızlığın bedelini, halkının dikkatini başka yönlere çekmek için, kin ve nefret tohumlarını onlar ekiyor. Biz aynı coğrafyanın mahsulüyüz, biz birbirimize düşman olamayız” demişti.
Bir Yunan vatandaşının söylediğine bakar mısın.
İyi niyetle ve dostça söylenen bu söz, insanın kanını donduruyor.
Kim bilir, belki de haklıdır.
Yüzlerce yıl iç-içe yaşayan bu iki toplum ne kadar karışmamıştır bilemeyiz. Çünkü dünya kurulalı iyi komşuyuz, arada ufak sürtüşmelerimiz oldu, ama yine de birbirimize benzeyen o kadar çok yönümüz var ki!
Safranbolu’ya babasının mezarlarını ziyarete gelen Yunanlı arkadaşımız konuştukça ağzından bal damlıyor, Bende inanın onun konuşmalarına cevap vermek şöyle dursun, sadece ağzımız açık dinledik.
Yazını yine çok uzatıyorsun diyecekler bana ama laf lafı açıyor, Korgundan yaşadıklarım mutlu bir köy hayatını, köyde komşuluk, arkadaşlık ve dostluk ilişkilerini şöyle özetleyeyim; “Benim doğduğum topraklar memleketim Korgun/Çankırı, eskiden ailemi ziyaret etmek imkanımız oluyordu ama Babam 1975 te rahmetli oldu, annemi de yaşlandığından Safranbolu’ya yanıma almıştım, Korgun’da ailemin tek parçası Abimler kaldı. Birde çok sevdiğim komşu teyzem vardı, hani teyze anne yarısı derler ya, o komşu teyzem anne yarısı değil billahi annem gibiydi. Biz de lakabı “Kınacı kızı teyzem” derdik. Çocukluğumun hemen yarısını evlerinde geçirdiğim, evlerini evim bildiğim, sabah tarhana çorbasına, öğle ve ikindi zamanları yanında turşusun ile bazlama ekmeğini evlatları ile bizlere paylaştıran, oğullarını kardeşim, kızını ise öz ablamız bildiğimiz komşu teyzemi imkanlarım nispetinde arada sırada onları ziyaret ediyordum, Korgun’da eski günleri ve çocukluğumun geçtiği yerleri anıp, hayatta olan arkadaşlarımızı ziyaret edip, kardeş gibi kucaklaşarak özlem gideriyoruz, ayrıca rahmeti rahmana kavuşan arkadaşlarımızı hatırasına binaen anıyor, onların hatıraları gözümün önünden geçerken çok duygusal anlar yaşıyorum, Gel zaman git zaman derken zaman çabuk geçiyor, şimdi ise işte hayat, bu ne yazık ki 24 Eylül 2015 de komşu teyzemi, 29 Kasım 2016 tarihinde de annemi, beni derin üzüntülere gark eden hala hiç unutamadığım 03 Aralık 2019 da 70 yıllık can arkadaşım Ömer Oğuz’u kaybettim. Onlarla birlikte bir evde büyümüş gibiydik. Komşu teyzem ve Ömer’im Korgun mezarlığında, annem ise Safranbolu mezarlığında yatıyorlar. İnarıyorum yüce Rabbime, onlarla Cennette buluşturmayı nasip etdsin, Allah tüm cümle ölmüşlerimize rahmetler olsun, mekanları cennet olsun, ruhları şad olsunlar.”
Ne diyeyim sözün bittiği yer.
Ankara’dan girdik, Safranbolu’ya uğrayıp Korgun’dan çıktık,
Diliyorum şu küçücük dünyamızda dostluk kazansın.
İnsanın memleketi doğduğu yerdir, fakat en doğrusu rahat yaşaya biildiği doyduğu her yer ise vatan toprağıdır.
Her bulunduğumuz yerin toprağını sevip, yediğimiz ekmeğine şükredip, rahatça orada yasayabilmek, Allah’ın bize bağışladığı en büyük nimettir!
Bu nimetten faydalanmayı bilin,
Arada sırada sıla-i rahim yapmayı da unutmayın derim.
Dostluk, dostluk derken biraz uzattık ama hakınızı helal edin,
Bu arada yazdık yazdık ama 2024 yılını konuşamadan yılın sonuna da geldik yani 2024 yılıdan 2025 yılına girdik, Bu yılın Dünyaya dostluk ve barış getirmesi, Ülkemize hayırlara vesile olması dileğiyle tüm kardeşlerimizin 2025 yılından baki kalan ömrünüzün sonuna kadar umutlarınızın gerçek, mutluluklarınız daim olsun, Yeni yılınız kutlu olsun.
Tekrar görüşmek dileğiyle sağlıklı kalın hoşça kalın.
Necati KESKİN
01 Ocak 2025