Her Günümüz Bayram Gibi Olsun
Mübarek Ramazan’ı idrak ettik, şimdi ise şeker bayramı dediğimiz Ramazan bayramı, 2 ay 10 gün sonrada yine Müslümanların kutsal saydığı Kurban bayramını hep birlikte idrak edip kutlayacağız inşallah,
Bu bayramı ve gelecek daha nice bayramları birlikte idrak etmeyi Mevla’m cümlemize nasip etsin, bu vesileyle “Bayramların ülkemize hayırlar getirsin, birlik ve beraberliğimiz bozulmasın, sevgi ve şevkat dolu günleriniz hiç bitmesin, her günümüz bayram gibi olsun, bayramınız kutlu olsun”
Oruç ayı Ramazan bitti, Bundan birkaç yıl önce mübarek Ramazan ayı içerisinde sosyal medyada bazı gençlerin veya benim yaşımı biraz daha geçenlerin de bazı rahatsızlıkları nedeniyle ‘doktor tutma dedi’ tavsiyesi ile oruç tutmadığını eleştirmiştim. Eleştirilerimde gereksiz ve haksızım, Çünkü Allah ile kul arasındaki ilişkiden bana ne. Doktor tavsiyesi ile oruç tutmayanlardan da özür dilerim. Ancak, bu eleştirime bir arkadaşımdan çok güzel bir yorum geldi. O yorum şöyleydi: “Doktor tavsiyesi ile oruç tutmayanlar, acaba doktorların sigara içmeyin, sağlığa zararlıdır, tavsiyesine neden uymazlar da Oruç için doktorun tavsiyesine uyarlar hep merak ederim.”
İnanın çok güzel yorum, Fakat sözümüz gerçek hasta olup oruç tutamayanlara değil, ancak doktor tavsiyelerinin ramazan ayında prim yaptığı da muhakkak..
Artık bayrama geldik, Bayram’da konu komşu ve büyüklere yapılan ziyaretleri ta çocukluğumdan beri severim, artık bizde yaşlılar sınıfına katıldık, böylelikle yaşım itibariyle fazla ziyaretlerde bulunamadım, ama, ziyaretime gelen arkadaşımın şikayeti haklı,“Her ziyaret ettiğin evde türlü türlü yemekler, resmen mide spazmı yaşadık”, diyorlar. Çünkü her akraba ziyaretine gittiğimizde ikramlar aynı: ”Baklava, sarma dolma, börek çeşitleri, içecek gazoz veya bir meşrubat” Hep aynı...
Anadolu’da bir söz vardır “Fazla aş, ya karın ağrıtır ya baş” .. Arkadaş; beyin de sende, mide de sende, kontrolü de sende.
Gelelim bayramlarımızın güzelliklerdine; İslam’ın kutsal saydığı Ramazan ve Kurban bayramları vatandaşlarımızın birbirine olan kırgınlıkları, dargınlıkları hiç olmazsa bir kaç günlüğüne unutup bu iki bayramı mutlu ve huzurlu şekilde barış içerisinde kutlamaktır. Her ferd yaşadığı süre içerisinde birbirini kırmamaya özen göstermesi gerekir ki İslam’ın şartı da budur, ancak bazen bu toplum içerisinde hiç olmayacak, pire için yorganı yakacak insanlar çıkıyor, ne yazık ki. Ama bunlar bu toplumda küçük bir azınlık..
Unutmayın, bir arkadaşınızı, bir dostunuzu veya en yakınınızı, her hangi bir sebepten dolayı da kırdığınız, üzdüğünüz, gücendirdiğiniz insanlara, yaptığınız hatayı anlayıp özür dilemek, yani bayramı da bahane ederek barışın simgesi zeytin dalı sunmak ise bayramlara en yakışanıda budur. Barışı ve dostluğa uzanan el gibidir, her zaman toplumun ortak değeridir zeytin dalı..
Bu şekilde bütün kırgınlıkları da anında bitirivermek..
Anlamsız bir hatayı veya pişmanlığı karşı tarafa özür dilemek manasına gelen zeytin dalı uzatarak küskünlüğü sonlandırmak. Karşı taraf büyükse ellerinden öpmek, küçükse, küçüğün saygısını karşılıksız bırakmamaktır önemli olan. İslam’ın ölçüsü gereği dostluğa yeniden adım atmak, yeniden yakınlaşmaktır.
Hani bizim yaşta olanlar derler ya “Nerede o eski Ramazanlar, nerede o eski bayramlar” Yani gençler kusura bakmasın ama eski bayramları arıyoruz desem de yalan olmaz, hem de hepimiz. eskiye özlem duymayan yok, eskiyi aramayan yok. Çünkü artık gelişen teknoloji bizi geleneklerimizden uzaklaştırdı desem sanırım yanlış olmaz.
Ben de bu bayramı, geleceğe umut ve huzur getirmesi dileğiyle tüm dostlmarıma hayırlı bayramlar dilerim…
Necati Keskin
29 Mart 2025

