O Günlerden Bu Günlere
Anılarımdan
Cumhuriyet Bayramının 102 yılını kutluyoruz, 24 kasım Öğretmenler gününü de kutlayacağız inşallah. Bu vesileyle iki bayramı da içine alan bir öğrencilik anımı paylaşmak istiyorum.
Yıl 1965, Cumhuriyetin 42 yılındayız, Bizim veya belirli yaşlarda olanlar bilir ama bizim okuduğumuz zaman ne şartlarda okuduk, bu şartları şimdi tahsiline devam eden gençler ile bu gün gelinin şartları kıyaslama yaparlar her halde.
Korgun’dan Ankara’ya okumak için gittiğimde, babam rahmetli tüm ekonomik şartlarınğı zorlayarak okula başladık, dürüst konuşmak gerekirse okulda kıravatımla birlikte giymek için beyaz tek bir gömleğim vardı, yakası fazla kirlendiğinde bazı akşamları yıkayıp sabaha giyerdim. Sivas’ın İmranlı kazası Karataş köyünden arkadaşım Rıza Pekşen adında bir okul arkadaşımla birlikte Altındağ mahallesinde bir ev tuttuk, o rahmetlinin de babası rahmetli olmuş sadece annesinin ekonomik şartları çok iyi olmadığından onunda siyah bir gömleği vardı, her gün mutlaka değiştirerek giyerdik bu iki gömleğe uygun naylondan da birer de kravatımız vardı.
Yakın komşumuz 75 yaşlarında Rahmetli Hacı Arif amcamızla arada bizi ziyaret eder, bazen evindeki yiyeceklerden getirirdi.Rahmetli’nin de dikkatini çekmiş olmalı ki, yine bizi ziyarete geldiğinde “Ya oğlum maşallah sizin başka gömleğiniz yok mu, görüyorum ki her gün aynı gömlek”
Ne diyeceğimi şaşırdım “Olur mu Hacı amca dün siyah gömleği gitmiştim” deyince Hacı Arif amcam “beyaz gömleği de arkadaşın mı giydi” dediğinde “evet hacı amca, bütçemiz çeşit çeşit gömlek almaya müsait değiliz, bizde böyle idare ediyoruz işte” dedim. “Tuvaleti diğer dairelerle ortak, banyosu yok, kaç lira kira veriyorsunuz tek odaya” dedi, “60 lira Hacı amca” dedim. Biraz düşündü taşındı, her halde bizim halimmize bakıp üzülmüş olmalı ki “benim evin alt katı boşaldı bir oda bir mutfak, banyo tuvaleti de var” dedi ve parasını sormadan bana “siz öğrencisiniz 30 lira bana yeter” dedi ve hemen ikinci gün 300 metre aramız olan eve taşınmaya karar verdik.
Yani bu konuyu dile getirmeden, yazmadan olmaz, Hacı amcama haksızlık olur dedim kendi kendime, Bir Cumartesi günü Hacı amcamız bizi Ulus’ta yemeğe götürdü mağazadan da 2 şer gömlek ve birer pantolon alıverdi. Kira ise bir ay kira alır diğer ay ise bu ay kendinize bakın derdi. Bize yaptığı bunca yardım ve iyiliklere karşın bizimde elimizden gelen duamız, Allah onu bol rahmetiyle mükafatlandırsın, Mekanı da cennet olur inşallah, nurlar içinde yatsın.
Arkadaşım Rıza ile anlaştık, pazar günü taşınacağız ya, yatağımızı yorganımızı zula yaptık, herkes kendi eşyasını taşımak üzere yola çıktık, eşyamı sırtımıza yüklenip birde elimde de fazladan içerisinde pompalı gaz ocağı ve çaydanlık olmak üzere bir torba mevcut.
Bilenler bilir, Altındağ’ın moloz taşlarından yapılı dar sokaklarından hafif belim bükük bir vaziyette giderken tam karşımdan da iyi giyimli yanında eşiyle biri geliyor, fark etmesinler diye de hafif yanladım. “Ne o delikanlılar nereye böyle” Dedi “okumaya geldik de ev tuttuk, oraya taşınıyoruz” dedim.
Adamın yanındaki eşi olacak galiba bize dönerek “Bak evladım sizi biraz eşya taşırken utanır gibi gördüm, ikinize de maşallah diyorum, ta bilmem nerelerden okumaya gelmişsiniz ve bunca zahmete katlanıyorsunuz, şeref duymalısınız, bunda utanılacak bir şey yok oğlum, hepimiz aynı günleri gördük, hadi size kolay gelsin.”
O babacan tavırlı ablamızın sözleri bana doping oldu.
Ertesi gün okula başladığında derse girdim. Hiç unutmuyorum sınıfın kapısı açılınca o dünkü karşılaştığımız adam karşımdaydı. Matematik dersimize giriyordu. Beni görünce “Ben sizi nereden tanıyorum” dedi. “Dün yolda rastlamıştınız ya hocam” deyince içten bir gülümsemeyle ”tamam” dedi. Birkaç gün sonrada babacan tavırlı hocam bana “Bak bende senin gibi zor şartlarda okudum sakın tembelliğe teslim olmayın evladım” dedi.
Şimdi gel de okuma, gel de o öğretmenin gözüne girmek için çalışma!
Rahmetli babamın elini öpüp evden ayrılırken “aman oğlum derslerine dikkat et, el aleme beni utandırma” demişti.
Mekanik diye bir dersimiz vardı Okul müdürü girerdi derse 10 üzerinden en yüksek 5 aldığımı bile hatırlamam, ama matematik hocamın dersi 10 veya 9 dan aşağıya not aldığımı da hatırlamam..
Öğretmenlik işte böyle özel bir kişilik gibi bir şey, gel de onun dersine çalışma..
Konuyu şuraya getirmek istiyorum, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’te bu ülkenin bir öğretmeniydi. Kurtuluş savaşından yeni çıkmışız, yokluğu, kıtlığın, garibanlığın hüküm sürdüğü bir ülkede Balkanlardaki hicranın, Kafkaslardaki ıstırabın, Ortadoğu’da ihanetin enkaza çevirdiği Anadolu halkı, bir avuç Anadolu’nun dar edildiği günlerde öyle bir lider vardı ki bu ülkenin en büyük şansı idi.
Gel de bu lider için ve bu vatan için ölme.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve Silah arkadaşları ile bu vatan için canlarını feda eden aslanlarından Allah bin kere razı olsun, Mekanları cennet olsun,
Görüşmek dileğiyle hoşçakalın, sağlıklı kalın…
Necati KESKİN
01 Kasım 2025

