Necati Keskin

Necati Keskin


Çağımız İleriye - İnsanlık Geriye Gidiyor

01 Temmuz 2024 - 00:39

Çağımız İleriye - İnsanlık Geriye Gidiyor

Bundan altmış beş, yetmiş sene öncesinde çocuktuk, delikanlılığa ne zaman adım atarız diye aklımızdan geçiriyorduk, bir türlü büyümeyecek miyiz biz, “Ohoo!.. Askerliğime daha dört yıl var,” diye zaman zaman hayıflandığımız veya askerlikten çekineler için ise dört yıl uzun bir süre, sevinenler de oluyordur mutlaka..

Korgun’da komşulukları çok sağlam olan birbirine yakın, ahşap iki katlı, bana göre o yıllara göre son derecece sağlıklı bir evde oturuyorduk. Korgun’da hemen hemen bütün evlerimizde mutlaka her evin bir veya iki ineği, ovada kullanılmak üzere eşeğimiz, kedilerimiz, köpeğimiz, kümes hayvanlarımızın her çeşidi vardı. Mahallemizde ki çoğu komşumuzu tanıyor sanki onlarla yakın akraba gibi sanki iç içe yaşıyor gibiydik, dertleri ile dertleniyor sevinçleri ile seviniyorduk. Komşu çocukları ise aynı yaşıtta olan rahmetli Ömer ve İbrahim oğuz ile Naime ablamız  aynı anne ve babadan doğmuş kardeş gibiydik,

Teknoloji pek gelişmiş sayılmazdı o yıllarda, mesela iki kişinin taşıyabileceği büyüklükte ve ağırlıkta bataryalı radyolarla tanıştık, sonra sonrası malum. Altmışlı yılların başı çantalı radyolar girdi hayatımıza onun zevki sefası anlatılmakla bitmez, sonra altmışların sonu yetmişli yılların başında televizyon denilen beyaz cam girdi evlerinize, İlk zamanlarda televizyon pahalı geldi ama zamanla her evin baş köşesinde yerini aldı. Şimdilerde popülerliğinden fazla bir şey kaybetmese de, o yılların da kralıydı televizyon ve radyo. Televizyonlar tek kanallı olmasına rağmen, haftada iki üç gün yayın yapar ve Türk filimler evlerde seyirci rekoru kırardı. Hiç unutulur mu o çizgi filmleri, eskilerin meşhur Kaçak dizisini, bir Bonanza, bir Küçük Ev bizleri adeta mıhlardı televizyon başına..

Vatani görevimizden sonra devlet dairesinde görev aldık, çocuklar büyüdü evlendiler yani torun torbaya karışınca doğduğun yerde değil doyduğun yerde diyerek Safranbolu’ya yerleştik, burayı da yurt edindik.

Korgun’da 80 yıllık evimiz sağ olsun abim Yüksel tarafından tamir edilerek yenilendi, Safranbolu’dan arada sırada Korgun’a giderek sıla-i rahim yapıyoruz, Fakat o eski komşularımızı arada bulasın, rahmetler diliyorum. Ne komşular kaldı, ne de o zaman ki içten samimi komşuluklar. Mecburen Safranbolu’da en az dört katlı sağlıksız beton binalara tıkıldık.. Komşularımızı az çok tanıyoruz, Fakat arkadaşlarım hep şunu söylüyorlar “aynı ve apartmanlara beraber girdiğimiz altı yedi sene oturduğumuz apartmanda yüzünü görüp selam verecek komşumu dahi göremiyorum. Görsem bile acaba selamımı alır mı almaz mı diye de tereddüt ediyorum”  Herkes kendine göre hayatın acımasız dişlileri arasında mücadelesini sürdürüyor. Bazen de memleket özlemi içimi burkmuyor değil ’’Hadi gel köyümüze geri dönelim” türküsü hiç aklımdan da çıkmıyor ama bu yaşta  özlemini çektiğimde sıla-i rahim yapıyorum.

Yirmi birinci yüzyılın insanlığa son icadı akıllı telefonlar, iyi ve yerinde kullananlar için sonsuz bir nimet, teknolojinin insan hayatını ne kadar kolaylaştırdığını, değer yarattığının en büyük kanıtı bu akıllı telefonlar, insanlara verdiği hizmetler saymakla bitirilemiyor.

Bu arada çok katlı ve  çok komşulu apartmanlara taşındık ama yine de eskiye nazaran daha az huzurlu ve daha az mutluyuz, kendimden ve çevremde ki insanlardan biliyorum. İnsanların hayatın akışı içinde çeşitli sinirsel rahatsızlıkları ve değişik bir çok hastalıkları var. Hastaneler “Allah muhtaç etmesin veya Allah düşürmesin” dolup, dolup taşıyor.

Yirmi birinci yüzyılın insanlığa son icadı internet ve akıllı telefonlar, iyi ve yerinde kullananlar için sonsuz bir nimet, teknolojinin insan hayatını ne kadar kolaylaştırdığını, değer yarattığının en büyük kanıtı bu internet ve akıllı telefonlar, insanlara verdiği hizmetler saymakla bitirilemiyor, artık birbirilerimizle sanal dostluklar. Hatta bir araya gelmeyen dost, akraba her gün İnternet de chat yapıyor, Eskiden cep telefonu yokken, insanlar sevdiklerine gidemese bile bir telefon eder, nasılsın diye sual ederdi ama bu sanal ortamda eğer becere biliyorsan, her şey hazır, sadece bir tuşa bas yeter..

Eskileri ile yenileri karşılaştırdığım 70 yıllık muhasebemde  zaman ne yazık ki bana göre “çağımız ileriye, insanlık geriye” gidiyor.

Hepinize en derin sevgi ve saygılar...

Necati KESKİN

01.Temmuz.2024

 

Bu yazı 524 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum