Anadolu Terbiyesi
Ömür, hepimiz için çok hızlı akarken insanlar yaşamı boyunca kendine has ahlaki değerleri kişiye özel olmakla beraber, ahlak kişinin kendi değer ölçümüdür..
Bin yıllık Anadolu tarihinde ve bu coğrafyada yaşayan insanoğlu yaşamı boyunca ahlaki değerleri yüksek bir toplum düzeninden yana tavir almıştır. Yani bir “Anadolu Terbiyesinin” verdiği ahlaki kuralların içinde yaşamını sürdürmüştür, ancak bulunduğu yörenin gelenek ve görenekleri ile her zaman yanlışı ve doğruyu ayırmanın bir ahlak kuralı olduğunu bilen bir milletin evlatlarıyız. Çünkü bu coğrafyada yaşayanlar bilir ki örf ve adetlerinden gelen terbiyesi onun ahlaki yapısını teşkil eder..
Bin yıldır bu topraklarda yaşayan halkın gelenekleri ve görenekleri, yeni nesile 21. Yüzyılın tüm özentilerimiz dayatmaya “Anadou Terbiyesi” adı altında empoze etmeye, açıkca toplumu değişik bir ahlaki yapıya alıştırılmaya ve yönlendirilmeye çalışılmaktadır. Yani bu şekilde eski geleneklerimiz ise avuçlarımızdan bir bir kayarken, böyle davam ettiği sürece bin yıllık tarihimizde kullandığımız ahlaki yönlerimiz ancak hayallerimizi süsleyecektrir.
Bizler Anadolu Terbiyesi derken bazı örneklerle konuya açıklık getirmek istiyorum, Mesela; Anadolu kadını olan anne; Kışın kızağını alarak alarak kay kay oynayan çocuğun ceplerine elma kurusu, hoşaf gibi kuru yiyecekleri doldurarak diğer çocuklarında canı çeker diye isteyen çocuklara da vermelisin, diye tembih eden annenin saygın düşüncesidir, inceliğidir, geleneğinden geldiği görgüsüdür “Anadolu terbiyesidir”,
Anadolu babası ise; Kırsal ve yoksul köylerinde tarlasında yetiştirdiği mahsulü ile evinde beslediği etinden ve sütünden istifade eden hayvanınından elde ettiği yağı ve peynirini satarak, kendisini ve eşini ikinci plana iterek, çocuğunu okutmak üzere bir babanın çocuklarına verdiği fedakarlığındır “Anadolu terbiyesi”
Anadolu aile yapısı ise; Hak hukuk ve adalet kavramını iyi bilen, zalimin karşısında daime mazlumun yanında olan, ruhundaki adaletin cesaretidir Anadolu terbiyesi,”
Anadolu’da dini terbiye ise; Peygamberimizin (s.a.v.), “Komşusu aç iken, tok yatan bizden değildir”. Sözünü unutmayan, hatta geleceği olan evlatlarına bile unutturmayan, merhamet abidesidir “Anadolu terbiyesi”,
Peygamberimizin “İlim Çin’de de olsa gidip alınız!” diyen hadisine yürek verenlerin ve “Rabbinin adıyla oku” emrini beyinlyerine kazımış olanların imanıdır “Anadolu terbiyesi”,
Günde beş vakit namaz, Allah’a teslimiyetin zirvesidir, yaratanın huzurunda “Allah’ım ülkemi her türlü şerlerden, felaketlerden koru ve bizleri muhanete muhtaç eyleme” diyerek dua edenlerin ahlakıdır. “Anadolu terbiyesi”
Komşunun bahçesinden aldığı tek bir meyvesinin bile bedelini acilen ödeyen veya helal edilmesinri sahibinden dileyen insanların ahlakıdır “Anadolu terbiyesi”
Şerefle bitirilmesi gereken en yüce en ahlaki görev hayattır. Bu nedenle; bir lokma için şerefini ayakaltına almayan, bir anlık zevk için namusunu kirletmeyen, bir zamanlık mevki için el ayak öpmeyen, Bu ahlaki değerleri yaşamı boyunca sürdüren faziletli insanların terbiyesidir.
“Anadolu terbiyesi”
Hem ibadetini yerine getiren, doğruluktan, dürüstlükten ayrılmayarak, görevini layıkıyla yapan, oturduğu makamı şerefiyle temsil eden devletin memurudur “Anadolu terbiyesi”
Bin yıllık şanlı tarihimiz aydınlıklarla doludur. 1071 de Malazgirt’i fetheden Sultan Alparslan, 1453 tarihinde İstanbul’u fetheden Padişah Fatih Sultan Mehmet, Akdeniz’i bir Türk gölü haline getiren, Padişahlığı döneminde bütün Avrupayı dize getiren Kanun Sultan Süleyman, Bu vatanı için gerekirse şehit olmayı yeğleyen, Türk’ün yenilmezliğini dünyaya tastik ettiren 1915 da Çanakkale’de, 1919 de başlayan 1922 de sona eren Kurtuluş savaşı ile işgal edilen Anadolu’yu düşmandan temizleyerek Cumhuriyet kuran yürektir, “Anadolu terbiyesi”
Kuran’ı Kerim’in bir çok suresinde cehaleti kaldırılmasını farz olduğunu bildiren yüce yaratıcı’ın sözlerinden yola çıkarak İslam alimleri cahiller için "Cahil yaşayan ölüdür.", "Diri iken ölü." denilmiştir. Halk arasında hadis olarak bilinen yaygın bir sözde: "Akıllının düşmanlığı, cahilin dostluğundan daha hayırlıdır." Denilmektedir,
Bu ülkenin evlatları siviliyle, askeriyle yedi düveli topraklarımızdan kovarak kurtuluş savaşını kazanmışız, Atatürk’ün en büyük savaş dediği cehaletin hakkından hala henüz tam olarak gelememişiz, bu vesileyle Unrutulmaması gereken şudur, İslam dini cehalete karşıdır,”. Cehalete karşı çıkmakta her vatandaş için vatani görevdir...
Ne güzel söylemiş dünya lideri Mustafa Kemal Atatürk “Ülkenin en büyük düşmanı cehalettir, cehaleti ortadan kaldırmak en büyük vatanseverliktir”
Tekrar görüşmek dileğiyle sağlıklı kalın hoşça kalın.
Necati KESKİN
15 Kasım 2024
FACEBOOK YORUMLAR