Ah Bu Sosyal Medya
Konumuz; Sosyal medya….
Dünya’da yaşamını sürdüren tüm insanlara, öncelikle de bizim ülkemizde hepimizin hayatına çok büyük katkılarını mı sayalım veya ve daha önemlisi, bizden zamanımızdan, edebimizden ahlakımızdan, anelelerimizden, gelenek ve göreneklerimizden nasıl götürdüklerini mi sayalım, yoksa bu günlerde ulaşmaya çalıştığımız çağdaş olma yoluna bir adam daha yaklaşttığımızı mı sayalım,
Çağımızın vazgeçilmezi artık sosyal medya elbette çok büyük artıları var, mesela bayram günlerinde iyi dileklerini beliren mesajları, sesli veya görüntülü görüşmeleri, ayrıca bir yakınımızın vefatı, doğum gününü, veya düğünü olacağını buradan öğrenebiliniyoruz, herkes kendine özgü pozlarını paylaşıyorlar, bizlerde altına yorum yazıyor hayırlı olsun dileklerimizi gönlümüzden geçeni yazıya dökerek veya sesli ve görüntülü olarak iyi dileklerimizi gönderiyoruz ki daha neler neler.
Geçmiş zamandan yani 100 yıl öncesinden bir örnek; Rahmetli annem 1917 Doğumluydu sağlığında bazen çocukluk anılarını anlatır dinlerdik; “Benim Korgun/Ildızım köyünde komşu yaşlı teyzeme biz çocukken takılırdık, yanında bulanan annem’de bize kızardı. ‘-Yaşlılara takılmaya utanmıyormusunuz, çok ayıp çok’ dediğinde yaşlı teyzemizde anneme ‘-Ah kızım ah, bunlar zamane çocukları, daha bu yaştaki çocukların terbiyesini çok arayacaksınız çok, ahlaksızlık sokaklara taşacak, daha neler gelecek neler, mağruptan maşrup görülecek,” derdi. Yani bu konuşma da her halde bir iki sene farkla 1925 -27 yılları olabilir.
Annemin sözünü ettiği yaşlı teyzesinin bu kadar gerçeği görebilmesi ise tam bir geleceği görme yorumu..
Mağruptan – Maşrup yani Dünyanın her hangi bir köşesinden sıradan bir zaman içerisinde bizim, çocuklarımız, torunlarımız, eş, dost, akraba ne yapıyor, onlar için, meraklanmaya, hayıflanmaya gerek yok, Çok uzaklarda yanına gitmeye maddi ve manevi imkanlarınızın da el vermediğinden hemeh yanınızda taşıdığınız akıllı telefonlara görüntülü görüşmelerde ile baş başa kalıyorsunuz,
Bizim yaştakiler üç aşağı beş yukarı bilirler çok büyüklerimizin yaşadıkları hayat böyle miydi? Sokakta el ele tutuşup gezmek ve hatta bir başkasının yanında kendi öz çocuğunu sevmek bile ayıp karşılanır. Ama çağımızda şimdiki gençlere de bu kadar da tutucu olmamak gerekir, tüm insanlar bilakis gençler yaşadığı çağın nimetlerinden faydalanmasında geleceğe yatırım olarak düşünüyorum..
Aktif bir sosyal medya takipcisiyseniz mutlaka ağzından lağım akan birilerine rastlamışsınızdır, adam onu tebrik eder gibi beğeni atar. Veya bu Sosyal ağlarda, çocuk denecek yaştaki kız veya erkek çocuklarının bile ağzından duyamayacağımız edep ve ahlaka aykırı küfürlerini duyarsınız, Toplumlarda böyle kendini bilmez uygunsuz tipler çıkıyor ve çıkacaktır, ancak bu tiplerin bu uygunsuz yazılarına yorum yazıp birde beğeni atarsak, bu kendini bilmez tipler azalacağı yerde çoğalır,
Birde milli manevi değerlere sahip gönül dostlarımızdan bazılarına şu konuyu hatırlatmak isterim. Bu ülkenin belli kısmının gelir düzeyi oldukça düşük, buna mukabil bazı dostlarımıza tavsiyem, yaşadığınız içki alemlerinde, veya diğer davetli vs.ortamlarda yenilen içilenleri paylayanları görüyorum. Bu paylaşılan yiyeceklerin zerresine sahip olamayanların çoğunlukta olduğu ülkemizde bu gibi paylaşımlar hoş karşılanmaz, Bu konuda da Korgun’lu çok sevdiğimiz ve öğretmen emeklisi Bilal Ceylan kardeşimizde bu konudaki hassasiyetini sitesinde belirtmiş, Elbette kimin nasıl yaşadığı, ne yiyip ne içtiği kimseyi ilgilendirmez ama bu Türk toplumu bu konulara çok hassasiyet gösterir, Sosyal Medya kullanıcılarının bu konuda çok dikkat etmeleri gerekir.
Yine geçmiş zamandan bir örnek vermek istiyorum, dedelerimiz zamanın da bir kişi ağır bir eleştiri bir kınamayı hak ettiği zaman şöyle denilirdi; “Siz filan yerden misiniz?” bu kelime anlatılan o yörede puştu, pezevengi alçağı bol olduğundan küfürlerin normal sayıldığı aynı zamanda alışıla gelmiş bir söylemlerden ibaret olduğu vurgulandığından, kişiye ağır bir laf olarak yorumlanır. Onun için bu lafları yüzüne karşı söylemektense “Siz filan yerdenmisiniz” diye söylendiğinde. O kişiyi söylediği sözden dolayı utandırmaktır.
Ben bu konuları arkadaşlar arasında konuşurken, “Ya abi çok alıngansın, boş ver, devir değişti hala ayak uyduramıyorsun, Adamlar devletin zirvesinde ki kişilere bile ne laflar sayıyorlar”, neymiş efendim “İfade özgürlüğüymüş” Yok kardeşim bu ifade özgürlüğü değil, Ahlaksızlığın ve terbiyesizliğin ve seviyesizliğin daniskasıdır bu.
Bir de bazı siyasi partili taraftarları ile spor takımına ait taraftarların birbirini karalamak üzere diğer bir spor kulübü veya partisi hakkında aslı astarı olmayan, konuştuğu kelimeleri aradan cımbızla çıkartarak tam tersini yayınlayanlar veya paylaşım yapanları da resmen kınıyorum, Ya siz asaletli insanlarsınız böyle basit bu konularda birbirinizi kırmayın derim.
Şöyle bir kurcalayalım bakalım torbamızı bu sefer ne çıkacak karşımıza diyoruz. Bu kez de, Sosyal medya fenomenliği çıktı.
Neymiş o demeyin. Hepsi hakkında bir suçlama yapamam ama bazı sosyal medya fenomeniyim diyen üç beş kendini bilmez salak çıkıyor, bir kaç tane abuk sabuk video atıyor, belki hepimizin için sıradan bir konuşma yada farklı bir olayı sırf diğer kimselerden biraz daha farklı diye, kendilerince cahilane söylemlerle kendine özgü yorumda bulunuyorlar. Milletin akıllısı olduğu kadar cahili de var, paylaşanıda var, beğeni alanı da var. Yorumlara hiç duymadığımız küfürleri yapanların da var olduğunu görüyoruz. Durum böyle olunca herkes meşhur olma derdine düşüyor..
Hepimiz belirli bir inança sahibiyiz, Eğer inanç sahibiyseniz, böyle paylaşımları haksız yere yapanlar, bunların hakkı, vebalini düşünmesi gerek…
Evet bu ve buna benzer durumlar için tek günah keçisi tabii ki sosyal medya değil toplumsal olarak bir çok değerimizi gün be gün kayıp ediyoruz buna sebeb tabiki bir çok etken var ana bence en önemlisi sosyal medya.
Benim fikrime göre sosyal medya hayatımıza iki önemli karakteri kattı..
Bu şahsiyetlerinin birincisi “Her şeye maydanoz olanlar”, Bu şahıslar adlarından anlaşılacağı üzere sözde her şeyi bilirler, ama gerçekte hiçbir b.ktan anlamayan fakat her şeye maydanoz olup her paylaşıma mutlaka abuk sapuk yorum yaparlar..
İkicisi ise “Çok bilmiş klavye sapıkları” bunlar, tabiri caizse “ise bir baltaya sap olamamış” asla akılları bir şeye ermeyen, ordan, burdan duyduklarını kağıda dökerek sana akıl vermeye çalışan fikir dilencileridir, bunlar. klavyelerinde İsrail ve ABD ye söver sayarlar, ama içtiği sigara, kullandığı cep teleonu, Amerikan malı, Hani derler ya “Ele verir talkını kendi yutar salkımı”
İşte biz bu haldeyiz dostlar.
Sosyal Medya hakkında dert çok ama, yine çok uzattık, Size ve tüm dostlarıma sağlıklı günlere diyoruz.
Necati KESKİN
28 Eylül 2025